Hayat

ÜMİTSİZLİK DEĞİL, ŞEVK ESAS OLMALIDIR

Allah’a iman ve ibadet etmek maksadıyla yaratılan insanları mânen Cenab-ı Hakka yaklaştıran bütün hak tarikatlar Kur’an’dan alınmıştır. Kaynağı Kur’an ve Sünnet olan tarikatları toptan reddetmek insaf ve vicdanla bağdaşmaz. Ehil olmayan bazı insanlar yüzünden bir kısım suistimallerin olması, hak tarikatlara hücum sebebi olamaz. İyilikleri fenalıklarına galip gelen hak tarikatlar, bin yıldır İslâm milletine ışık saçmakta ve Müslümanları mensubu olduğu dinlerine daha fazla bağlanmalarına vesile olmaktadır.

Tarikattan ziyade hakikat ve bu zamanda Sahabe mesleğinin bir cilvesine mazhar olmakla, doğrudan iman kurtarmayı hedefleyen Risale-i Nur hareketi, kendisine has bazı temeller üzerine oturmaktadır. Bediüzzaman’ın tespitiyle “Acz, fakr, şefkat ve tefekkür.”esasları üzerine bina edilen ve diğer tarikatların takip ettiği uzun yola bedel daha kısa, daha emniyetli, daha selametli ve umumiyetli olan bu Kur’anî tarzın, dayandığı sağlam esaslardan diğer ikisi de, şükr-ü mutlak ve şevk-i mutlak hakikatleridir.

Şükür gerçeği, bütün kâinat ve mahlukatın zaten yaratılış sebebidir. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim “Hiç bir şey yoktur ki, Allah’ı tesbih edip hamd etmesin.” “Yedi kat gökler ve yer ve içindeki her şey Allah’ı tesbih edip hamd ederler.”gibi ayetleriyle bu mânâyı haber vermektedir. Şükür hakikati, Nur mesleğinin en temel karakterlerinin başında gelmektedir.

Şevk ise, Nur hizmetinin lokomotifi ve buhar kazanı hükmündedir. Şevk duygusu inkişaf etmemiş fertler, pasif, hareketsiz ve moralsiz bir görünüm sergilemekten kendilerini kurtaramazlar. Halbuki Bediüzzaman “Fıtratı müteheyyiç (heyecanlı) olan insanın rahatı, ancak sa’y (çalışma) ve cidaldedir.”demektedir. “Hayat bir hareket ve faaliyettir. Şevk ise matiyyesidir (bineğidir).”ifadeleri de ona aittir.

Şevk atına binip, manevi cihad meydanına çıkan himmet ve gayretin, ayağına vurup atından düşüttüren en büyük hastalık yeistir. Yeis ve ümitsizlik kanser gibi bir hastalıktır ki, kimin âleminde meydana gelse o insan bir daha iflah olmaz. Aynı zamanda yeis, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek anlamında olduğundan “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz.”ayetine zıttır ve büyük günahtır.

En kara ve karanlık günlerde “Ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada, İslâm’ın sadası olacaktır.”diyen Bediüzzaman’ın bu tavrı, herkese ve hepimize rehber ve örnek olmalıdır.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap