İnsanlık tarihi boyunca kavmiyetçilik, kabilecilik ve ırkçılık denilen zevkli fakat zararlı bir fikir, nice kavimlerin, milletlerin ve devletlerin sonunu getirmeye sebep olmuştur.
20. Asır menfi milliyetçiliğin en çok görüldüğü bir asır olmuş, 1. ve 2. Cihan savaşlarıyla seksen milyon insanın ölümünü ve yüz milyonlarca insanın yaralanıp sakat kalmasını netice vermiştir.
Altı yüz yirmi dört sene ömür süren Osmanlı Devletinin tarihten silinmesi, Avrupa devletlerinin içimize attığı ve Frenk illeti diye tabir edilen ırkçılık fitnesinden dolayıdır. Zamanımızda da bu hastalık, özellikle İslâm coğrafyasında kullanılıyor ve Orta Doğu kendi menfaatleri için kan gölüne çevriliyor.
Bu açıdan bakıldığında, menfî milliyetçilik ve ırkçılık bir Müslümanın dünyasında bulunmamalıdır. Bediüzzaman “Milliyetimiz bir vücuttur. Ruhu İslâmiyet, aklı iman ve Kur’an’dır.”der. İslâm milliyeti, başka ırkçılıklara ihtiyaç hissettirmez. Üst kimlik İslâm milliyeti olduktan sonra, insanların etnik kökenini söylemesi ve sahiplenmesi doğal bir neticedir. Batılı devletlerin İslâm âlemini parçalamak için kullandığı bu illete, Müslümanların itibar etmesi anlamsızdır.
Bediüzzaman, Millet Partisini tahlil ederken “İttihad-ı İslâmdaki esas olan İslâmiyet milliyeti ki, Türkçülük onun içinde mezc olmuş (erimiş) bir millet olsa, o Demokratın mânâsındadır, dindar Demokratlara iltihak etmeye mecbur olur.” (Emirdağ Lahikası s.747) demek suretiyle, çok ehemmiyetli bir hakikate işaret ediyor. Bu hakikatleri doğru anlamak ve doğru yorumlamak gerekiyor.
asyanur.info samicebeci.net (Sami Cebeci videoları-TouTube)