Dinimizin ve astronomi ilminin ittifak ederek izah ettiği gibi, dünya ve diğer gezegenler güneşle birlikte macun gibi bitişik iken, Cenab-ı Hak sonsuz kudretiyle onları güneşten ayırmış ve muhtelif mesafelerde durdurarak tayin ettiği yörüngelerde güneşe bağlamıştır.
İçindeki Magma tabakası gibi dışı da alevden bir topu andıran dünya, yaklaşık beş milyarlık ömrü esnasında, sıvı halde iken taş ve kayalar şeklinde dış kabuğu donmuş ve ondan da toprak yaratılmış. Eğer sıvı halde kalsa üzerinde durulmaz, donduktan sonra taş gibi sert kalsaydı ondan istifade olmazdı. Elbette, sıvı ile taş arası olan toprak tabakasını yaratan ve onu denizleri ve nehirleriyle yaşamaya elverişli bir hale getiren, Allah’ın sonsuz kudret ve hikmetidir.
Lâzım olan her şey yaratıldıktan ve hazır edildikten sonra, mahlukatın en şereflisi insan nev’i yaratılmış ve âlemde ne varsa hepsi onun istifadesine sunulmuştur.
Cennette kurutulmuş balçıktan bedeni yaratılan ve ruh verilerek canlandırılan Hazret-i Âdem (as) ve onun kaburga kemiğinden halk edildiği bildirilen Havva validemiz, yasak meyveden yedikleri için vazifeli olarak yeryüzüne indirilmiş ve insan nev’i onlardan çoğalıp gitmiştir.
Yaklaşık yedi bin senelik ömrü olduğu tahmin edilen insan türünün atası olan Hazret-i Âdem ve Havva validemiz cennette kalsalardı, insanın mahiyetine ekilen sınırsız istidat ve kabiliyet tohumları gelişmeyecek ve insanların makamları melekler gibi sabit kalacaktı. Halbuki, yeknesak makam sahibi olan hadsiz melekler o vazifeyi gördüğünden, daima itaat ve ibadet halinde olup imtihana muhatap olmadıklarından, imtihan edilmeye müsait bir fıtratta yaratılan insanlar, bu dünya meydanında imtihandan geçirilmektedir. “Hanginizin ameli daha güzel olacak denemek için ölümü de hayatı da yaratan O’dur.” ayet-i kerimesi bu hakikati açıkça ortaya koymaktadır. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)