“Ben, kıyamete kadar gelecek talebelerimi, dua vaktinde avuçlarımın içinde görüyorum.”diyen Bediüzzaman, elbette bu günleri ve muhtelif kısımlara ayrılmış talebelerini müşahede etmiş olmalı. Vefatının üzerinden yarım asırdan fazla bir zaman geçmesine rağmen, irili ufaklı bir hayli Risale-i Nur Talebesi grupları teşekkül ettiğini öğreniyoruz.

Bizim anladığımız tarzda Nurları ve hizmeti anlamayanları saygıyla karşılıyor ve hizmetlerini takdir ve tebrik ediyoruz. Fakat, Bediüzzaman Hazretlerinin hizmet tarzı ve metodunu dar bir sahaya sıkıştırıp “Doğrusu sadece budur.” diyenlere katılmıyoruz. Zira, son müceddit vasfına sahip olan Bediüzzaman’ın hem diyanet hem siyaset hem cihad hem saltanat ve daha pek çok daireleri içine alan hizmeti ve mesleğinin esasları nasıl daraltılabilir? Bir okyanus bir testiye sığar mı?

Cadde-i küba-yı Kur’ân’iye olan Risale-i Nur mesleğini, bahsi geçen dairelerin bütünlüğü içinde anlamak, yaşamak, yaymak ve korumak, saptırma gayretlerine izin vermemek, mensubu olduğumuz camianın temsil ettiği misyondur. Bediüzzaman’ın anlatmak istediği doğru Müslümanlığı, doğru olarak anlamak ve anlatmak, hak bildiğimiz yerde sabit kalmak ve sürekli doğruları anlatmak vazifemizdir.

Mesleğimizin birinci esası ihlâs ve uhuvvettir. İkincisi, Bedüzzaman’ın son müceddit olduğuna ve Süfyan Komitesinin  yaptığı tahribi tamirle vazifeli olduğuna ve vazifeli olduğu dairelerle ilgili olarak ortaya koyduğu ders ve ikazlara sadâkat göstermektir. Risale-i Nur’u istismar ve saptırmalara izin vermemektir.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Views: 0