Yokluk karanlıklarından ve mazinin en derin derelerinden varlık âlemine çıkarılan ve bu güzel dünya memleketine gönderilen insanlar, kimin tarafından ve ne maksatla gönderildiğinin şuuru içinde bu hayatı değerlendirmek durumundadırlar.
“Ben neyim? Nereden geldim? Nereye gideceğim? Beni bu dünyaya gönderen kimdir ve benden ne istemektedir?” sorularının cevabı bulunmadan ve ona uygun hayat yaşanmadan, bu dünyada yaşamanın bir anlamı olabilir mi?
Akıllı olan her insan, bu soruların cevabını Kur’an dershanesinde okuyup bulmalı, kendisinin ve Kâinatın Sahibinin emir ve yasaklarına göre hayatını tanzim etmelidir. Aksi takdirde, severek yaşadığı bu hayattan sökülerek alınıp götürülecek, fakat hayatının hesabını vermek hiç kolay olmayacaktır.
Sevgili Peygamberimizin (asm) vehn hastalığı dediği, şu anda ölmüş olanların çocukları olduğu halde ölümü hep ötelemek, ölüm aklına geldiği zaman sürekli başkalarına havale edip, kendi ölümünü kendine hiç yakıştıramamak, bu asrın en dehşetli hastalıklarından biridir. Gençlik yıllarında en az kırk elli yıl daha yaşarım diye düşünen, yaşlandıkça da beş on sene daha yaşama ihtimali olduğunu hayal eden insanlar, hiç umulmadık bir zamanda ölümle karşılaşır fakat iş işten geçmiş olur.
Hiç gelmeyecek sanılan ihtiyarlık zamanları çabucak geldiğinde şaşkına uğrayan ve ne yapacağını bilemeyen gafil ihtiyarlar, geriden gelen gençlere “Biz gençliğimizi boş yere zayi ettik, sakın bizim gibi yapmayın.” diyerek, pişmanlıklarını dile getirirler.
Yunus Emre sâde bir dille ne güzel söylemiş: “Geldi geçti ömrüm benim/ Şol yel esip geçmiş gibi./ Hele bana şöyle gelir/ Şol göz açıp yummuş gibi.”
Bediüzzaman Hazretleri de “Şu güzerân-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar gider.” demektedir.
Camiamızın önemli şairlerinden Abdil Yıldırım kardeşimin kendi için yazdığı ve benim de ondan müsaade isteyerek kendim için uyarladığım şiirini sizinle paylaşmak istiyorum:
DOĞUM GÜNÜM
Şükür ne bir tutam ot, ne toprak, ne de taşım/ Rabbim takdir eylemiş ben bir insan olmuşum.
Altmış dokuzu bitirip yetmişten gün aldık/ 15 Mayıs 1951’de doğmuşum.
Bu münasebetle herkese nice hayırlı ömürler, bereketli ve uzun yıllar diliyorum. Allah hepimizi rızasına nail eylesin, amin.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)