İslâm ümmetinin ilk ve en büyük evliyaları şüphesiz Ashab-ı Kiramdır. “Benim sahabelerim, ümmetimin yıldızları gibidir. Hangisine tabi olsanız necat bulursunuz.”hadis-i şerifi onlar için söylenmiştir ve en şerefli müminler onlardır. Onlardan sonra Tabiin ve Tebe-i Tabiin dediğimiz, sahabeleri gören veya görenleri gören kuşak gelmektedir.
İman ve inkâr mücadelesinin doruk noktasına ulaştığı ve küfrün, fenden ve felsefeden gelen en son silahlarıyla ehl-i imana saldırdığı âhirzaman şartlarında, iman hakikatlerini Nur Risaleleriyle müdafaa eden ve bu uğurda her şeyinden fedakârlık yapan Nur Talebeleri, Allah’ın adını ve dinini yüceltmeye çalışan mücahit müminler topluluğudur. Her biri, Mevlâsı yolunda mücahede eden Allah dostu veli insanlardır. Her ne kadar ismet sıfatına sahip olmadıklarından fert bazında günahkâr olsalar
da, hakiki bir tesanütle bir araya gelmelerinden ve eksileriyle değil, yalnız artılarından oluşan şahs-ı manevileri, mükemmel bir veli hükmüne geçer.
Bahsi geçen mânâyı Bediüzzaman Hazretleri şöyle izah etmektedir: “Evet, velayetin kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisenin dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bahusus lillah için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde ciddi, samimi tesanüdün çok kerametleri olabilir. Hatta, şöyle bir cemaatin şahs-ı manevisi bir veli-i kâmil hükmüne geçebilir, inayata (Allah’ın özel yardımlarına) mazhar olur.” (Mektubat)
Bu hakikate binaen, bu cemaati temsil mevkiinde olan heyetler, hizmetle ilgili bir karar aldığı zaman, alınan karar gerçekleşmekte ve umulmadık İlâhî yardımlara mazhar olunarak netice elde edilmektedir. Neticeler ise, Allah’ın fazl ve keremindendir. Onlar da onu öyle bilirler ve Allah’a şükrederler.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)
Views: 0