Hayat

MÜCEDDİTLER SİLSİLESİ

Hazret-i Âdem (as) ile başlayan peygamberlik silsilesi, son peygamber olan Hazret-i Muhammed (asm) ile son bulmuştur. Zira, her başlangıcın bir sonu vardır. Hem de sonda gelen en kemâl mertebededir. Kendinden önce gelenlerin bütün özelliklerini kendinde toplar.

Cenab-ı Hak, İlâhi kanun gereği, bozulan ümmet ve kavimleri bir peygamber eliyle ıslah eden Cenab-ı hak, “Âlimler peygamberlerin varisidirler.”kaidesiyle, Son Peygamberden (asm)sonra aynı vazifeyi, Resul-ü Ekrem’in (asm) müjdesiyle asrın imamları, yani mücedditler vasıtasıyla sürdürmüştür. “Ümmetimin fesada uğradığı her yüz yıl başında, Cenab-ı Hak kemâl-i kereminden bir mücedid-i din gönderecektir.”hadis-i şerifi, bu hakikati teyit etmektedir.

Dinin aslını değiştirmek yetkisine sahip olmayan, ancak mevcut din hakikatlerini zamanın insanlarının anlayabilecekleri yeni bir izah ve yorumla açıklayan bu mübarek şahsiyetler, sanki İslâm dini yeni gelmiş, Kur’an taze nâzil olmuş gibi yepyeni bir heyecan dalgası meydana getirerek, dinlerine ilgisiz davranan kitleleri, yeniden Kur’an’a ve İslâm’a döndürürler.

Ömer bin Abdülaziz-i Emevî ile başlayan bu mücedditler silsilesi; İmam Şafi, Mehdi-i Abbasi, Abdülkadir-i Geylani, İmam-ı gazali, İmam-ı Rabbani, Mevlana Celâleddin-i Rumi, Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretleri gibi, diğer mücedditler olarak devam etmiştir.

Elbette her başlangıcın bir sonu olduğu gibi, bu silsilenin de bir sonu olacaktır. O son vazifeli zât, kendinden önce gelen bütün mücedditlerin üstlendiği vazife sahalarının tamamını yerine getirecektir.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap