Mecazi muhabbet sevdasıyla Şirin’i için dağları delen Ferhat, yüksek idealler ve yüce hedeflerin kara sevdalısı olmuş dâvâ adamları için önemli bir örnektir.
Üç günlük dünya hayatı ve geçici bir sevda uğruna şu insanoğlu ne büyük fedakârlık, zahmet ve meşakkatleri göğüslemeyi göze alabiliyor. Halbuki, hak ve ebedî olan bir dâvâ, daha büyük fedakârlık ve gayret duygularını gerektirmez mi?
Merhum Bediüzzaman “Biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir.”demekle mensubu olduğumuz dâvânın ne kadar yüce ve mukaddes olduğunu nazarlarımıza sunuyor. “Madem biz böyle sarsılmaz ve en yüksek ve en büyük ve en ehemmiyetli ve fiyat takdir edilmez derecede kıymettar ve bütün dünyası ve canı ve cânânı pahasına verilse yine ucuz düşen bir hakikatin uğrunda ve yolunda çalışıyoruz. Elbette bütün musibetlere ve sıkıntılara ve düşmanlara kemâl-i metanetle mukabele etmemiz gerektir.”ikazları da çok önemlidir.
“Büyük bir maksat için yola çıkmış dâvâ adamlarına dünya bile yol verir.”diyen ilim adamı ne güzel söylemiş. Milletin iman selâmeti yolunda her türlü engelleri aşarak, iman hizmeti için maksadına doğru yürüyen fedâiler heyetine, dünya bile saygı duyacak ve onlara yol verecektir. Çileler, meşakkatler, zahmet ve ızdıraplarla yoğrularak bu günlere kadar gelen ve istikbale doğru koşarak yol alan bu hizmet kervanı, kimsenin minneti altına girmeden ve hiç bir şeye âlet olmadan, fikrî istiklâlini koruyarak, müstakil bir cereyan kimliğiyle, Allah’ın rızasını gözeterek, Kur’an ve iman yolunda maksadına erişecektir, inşaallah.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)