Âhirzamanın fitne ateşleri içinde kıvranan ve imanları sarsıntıya uğrayıp kalpleri yaralanan insanlığın, imdadına bir Hızır gibi yetişen Bediüzzaman ve onun telif ettiği Risale-i Nur tefsirleri, sadece İslâm âlemi değil, belki bütün insanlık âleminin dahi istinatgâhı olmuş ve dinsizlik cereyanlarına karşı mücadele veren samimi Hiristiyanların ve bilhassa “Müslüman İsevileri” ünvanına lâyık mücahid grupların el kitabı olmuştur.
Avrupa devletlerinde din değiştirerek İslâm dinini seçen ecnebiler arasında, Papalığın yaptırdığı resmi bir anket sonucunda, her yüz kişiden otuz üçünün, Nur Risalelerinin tercümelerini okuyarak bu tabloyu oluşturduğunun anlaşılması, bir çok müjdeli haberlerin gerçekleşmeye başladığını akla getiriyor.
Bediüzzaman Hazretlerinin bir asır evvel ifade ettiği gibi, İslâmiyetle hamile olan Avrupa ve Amerika’daki gelişmelerde, Nur Risalelerinin payının çok büyük olması ve dinsizliğe karşı Müslüman-Hristiyan ittifakına vesile olması fıtri bir neticedir. Zira “Risale-i Nur yalnız cüz’i bir tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor, belki külli bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan, dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal’ayı tamir ediyor. Ve yalnız hususi bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor; belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsit âletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumi ve efkâr-ı ammeyi ve umumun bahusus avâm-ı mü’mininin istinatgâhları olan İslâmî esaslar ve cereyanlar ve şeairlerin kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumiyeyi Kur’an’ın i’caziyle, o geniş yaralarını, Kur’an’ın ve imanın ilaçları ile tedavi etmeye çalışıyor.” (Kastamonu Lâhikası s. 28)
Evet, yetmişe yakın dünya diline tercüme edilen Nur Risaleleri, dünyanın bütün kıt’alarında okunuyor ve milyonlarca mensubuyla dünya barışının ve saadetinin teminine vesile oluyor.
Dünyayı ifsat etmek için var gücüyle fitneler üreten komünizmin çökmesinin ve iflas etmesinin bir ayağını, Afganistan’daki silahlı direniş sebep olduysa, diğer ayağını da Polonya asıllı 2. Jean Paul’ün başını çektiği Hristiyan kiliselerinin desteği vesile oldu.
Komünizmin çökmesi, Varşova Paktının sona ermesi ve Sovyetler Birliğinin dağılması, İslâm-Hristiyan ittifakı olan NATO’nun bir başarısı ve Papalık ile Afganistan direnişinin maddi bir zaferi olmakla birlikte; sistem olarak çöken komünizmin dayandığı Allah’ı inkâr fikrinin öldürülmesinde ve semavi dinler adına manevi zaferler kazanılmasında, hem Müslümanlara hem de “Müslüman İsevileri” ünvanına lâyık Hristiyan mücahitleri çok iş gördü. Ancak, maddi zaferler, manevi zaferler ile takviye edilmezse, o başarı noksan kalır. Bu açıdan, her iki dinin mensupları manevi hizmetlerine hız kesmeden devam etmeleri gerekiyor.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)