Hayat

KORONAVİRÜS MACERAMIZ

11 Mart 2020 tarihinde ilk defa ülkemizde de görülen, Çin’den başlayarak bütün dünyaya yayılan Koronavirüs salgın hastalığı, hemen hemen bütün ülkeleri istila etti. Şimdiye kadar hiç emsali görülmemiş olan ve insanların vücut savunma sistemlerinin tanımadığı bu virüs, şimdiye kadar dünya genelinde 65 milyon vak’a sayısına, bir buçuk milyon insanın da ölümüne sebep oldu.

Mümkün olduğu kadar evden çıkmamaya gayret etmemize rağmen, bir defa da olsa yemekli toplantı, düğün konuşması ve cenaze defin işlemleriyle ilgilenmemiz icap etti. Bu virüsü nereden kaptığımızı herkes gibi biz de anlayamadık. 16 Kasım 2020 Pazar günü, eşim “Sırtım ağrıyor, hastahaneye gidip bir baktırsak.” dedi. Acil servisin önüne kurulan bir birimde ölçümler yapıldı. Eşimin de benim de bütün değerlerimiz normaldi. Test yapmaya gerek görmeyerek bizi eve gönderdiler.

Pazartesi akşamı, kızım bu duruma kanaat etmeyerek annesini tekrar hastahaneye götürdü. Salı günü filyasyon ekibi geldi ve bana da bir test yaptı. İkimizin test sonuçları pozitifti. Aynı gün ikimize de verilen birer kutu hapları, sabah sekiz, akşam sekiz adet, ertesi gün ve Pazar gününe kadar sabah akşam üçer tane olmak üzere bütün hapları kullandık. Bu arada tat kaybım olmamakla birlikte koku hissi kaybolmuştu. Artık etraftan gelen kötü kokuları hissetmiyordum. Aslında bu da bir nimetti. Soğuk algınlığı gibi üşüme halim ve çok sık tekrarladığım öksürükler ve sırttaki hafif de olsa ağrılar yorgunluk ve bitkinlik hali veriyordu.Grip ve soğuk algınlığının ne olduğunu fiilen yaşamıştık. Fakat bu çok farklı bir hastalıktı. Yatağın içinde hem bir taraftan yanıyorsun hem de diğer taraftan donuyorsun. Eşimle birlikte uzun zamandan beri GANO-DERMA ile GANO EKSELLİUM kapsülleri kullanıyorduk. İçinde vücudun savunma sistemini güçlendiren 416 adet etken madde bulunan bu kapsüllerin kullanımı, bu çok ağır hastalığı oldukça hafif geçirmemize vesile oldu. Sekizinci gün koku hissi geldi ve onuncu gün kendimizi çok iyi hissetmeye başladık, elhamdülillah. Karantina müddeti bitmişti. Cuma günü ise, hemen mahalle camisine gidip Cuma Namazının ilk sünneti ile farzını kılıp eve döndüm. Geri kalan kısmını ise evde tamamladım. Şimdi ikimiz de eski halimize döndük.

Gökteki ve yerdeki bütün ordular Allah’ın memurları oldukları gibi, onuncu gün olan Perşembe günü Koronavirüs memurları ikindi namazından sonra karşıma dikildiler. Aramızda şöyle manevi bir sohbet oldu. İçlerinden biri temsilen sözcülük yaparak hal diliyle dedi ki: “Hocam! Biz on günden beri sizde misafiriz. Bizim vazifemiz bitti. Eğer müsaade ederseniz biz gitmek istiyoruz.” Bu kibar teklif karşısında “Memnuniyetle! Madem ki gitmek istiyorsunuz. Müsaade Allah’tan. Akşama yatıya kalmadan hemen gidebilirsiniz.” dedim.

Lâtife yollu anlattığım bu manevi sohbet, aslında bütün hastalıklar misafirdir. Vazifelerini yaparlar ve çeker giderler. Burada çok sabırlı olmak, verilen ilâçları mutlaka kullanmak ve her türlü tedbiri aldıktan sonra, Allah’a tam teslim olmaktır. Bu hastalık müddetinde arayıp, kendi yaşadıklarını anlatanları dinledikçe hayretler içinde kaldık. Sabahlara kadar üç dört gün uyuyamayanlar, ağzının içi yangın yeri gibi yananlar, gözü çıkacakmışcasına baş ağrısı çekenler, eklem yerlerinin üzerinden araba geçmiş gibi ağrılar yaşayanlar ve daha neler neler. Biz ise, yedi aydır her akşam 19:00-19:30 arası devam eden derslerimizin sonuncusu olan İşârât’ül İ’caz dersimizi hiç aksatmadık. Bizim yaşadığımız bu hafif hal ise, Risale-i Nur hizmetinin bir kerametidir, diye kanaat ettik, Elhamdülillah.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap