(Dünden devam)
Her an bizimle beraber olan, nefsimizin bize telkin ettiği vesveseleri bilen, bize şah damarımızdan daha yakın bulunan, hatta kalplerimizden geçen en gizli arzu ve isteklerimizi dahi bildiğini ayetlerin lisanıyla bize haber veren Rabbimizin, her an müşahede ve murakabesi altında olduğunun şuuruyla hayatını tanzim edebilen müminler, en bahtiyar insanlar sınıfındandırlar.
Zira müminler, başlarına gelen her hadisede, Allah’ın rahmetinin özünü ve yüzünü görme nimetine sahiptirler. Zâhiri sebepler perdesi arkasından, Cenâb-ı Hakkın kendilerini denemekte ve sınamakta olduğunun farkındadırlar. Fakat, insanın nefs-i emmâresi her vesileyi kullanarak bu imtihanları unutturur. Milyarlarca insanın arasında kendisinin görülmekten kaçacağı zannına kaptırır. Böylece, her bir insan gafletinin derecesine göre bu imtihanların çoğunu kaybeder.
“Sizi kaç defa altın mı, bakır mı diye üç dört eleklerle elemek kader iktiza etti ki, bu hadise başımıza geldi.” diyerek, inceden inceye imtihanlardan geçtiğimizi hatırlatan Bediüzzaman Hazretleri, çok önemli bir noktanın altını çiziyor. Evet, insanların manevi dereceleri arttıkça imtihan ortadan kalkmıyor, bilakis imtihanlar daha fazla şiddetleniyor ve inceleşiyor. Bu vesileyle, aklı başında ve kalbi yerinde olanların dereceleri daha da yükseliyor.
“Allah dağına göre kış verir.” diye bir tabir vardır. Allah, kullarına çekemeyeceği ve kaldıramayacağı yükleri yüklemez. Bundan dolayı, bu dünya hayatındaki her ferdin imtihanları da aynı olmaz. Peygamberlerin, sâdık kulların, evliyaların ve halkın imtihanları, hem de dereceleri birbirinden alabildiğine farklıdır. Önemli olan, kendimizle ilgili olan imtihanları şuurlu bir şekilde aşabilmek ve kazanabilmektir. Bile bile kaybetmek ise, kayıpların en acıklı ve azaplı olanlarıdır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bu husustaki tespitleri çok önemlidir. “Ebedi ömrün önündedir. O ömr-ü bâkide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fâni ömürdeki sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bâkiden hiç haberin yok. Ölüm sekerâtı uyandırmadan evvel uyan!” (Mesnevi-i Nuriye s. 111)
Evet, asıl mesele âhiret hayatını hiç unutmadan orayı kazanmak için dünya ve âhiret dengesini koruyarak hayatını yaşamaktır. Yoksa, âhirete inandığı halde, âhiret yokmuş gibi hayatını sürdürmek, yanılgı ve hataların en büyüğüdür. Sonunda milyarlar kere pişman olunur ama orada hiç bir fayda vermez. Allah hepimize akıl , şuur ve basiret versin ve bahsi geçen hakikate göre hayatımızı yaşamayı nasip etsin, amin.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 62