Kâinat denilen bu mükemmel âlemin, dünya misafirhanesine en şerefli varlıklar olarak gönderilen insanların asıl maksadı, iman ve ibadetle Allah’ı rızasını kazanmaktır.
Cehennemden kurtulmak, Cennet ve ebedi saadete kavuşmak bile, bu gayenin yanında hafif kalır. Zaten Allah’ın rızasına nail olan kimseler, diğer maksatlarına da erişirler. Mesele bu açıdan değerlendirildiği zaman, her şey Allah’ın rızasını kazanmak için birer vesiledirler. Vesilenin ise mahiyeti değil, neticesi önemlidir. Neticesi Allah’ın rızası olan her şey, küçük dahi olsa büyükler sırasına girer.
Bu itibarla, fertten cemiyete giden bir irşat ve tebliğ hizmetiyle, iman ve ibadet yoluyla, toplumu Allah’ın rızasına ulaştırmayı gaye edinen Risale-i Nur hareketi, Kur’an ve hadis kaynaklı Nur Risaleleri; asıl maksat değil birer vesiledirler.
Aynı şekilde, günümüz şartlarında gerçekleştirilen seminer, konferans, panel, açık oturum, gazete, dergiler ve sair yayınlarımız gibi faaliyetlerin de her biri, rıza-i İlâhiye götüren yolda vesilelerden başka bir şey değildir.
Bahsi geçen ince mânâları en iyi anlayanlardan biri olan merhum Zübeyir Ağabey, Ankara Ziraat Fakültesinde, Bediüzzaman ve Risale-i Nurlar hakkında konferans verirken, kaldığı Süleymaniye Dershanesinde temizlik yapmayı ondan farklı görmediğini söylermiş.
Bediüzzaman’ın başka bir hizmetkârı olan merhum Bayram Yüksel Ağabey, bir gün mutfakta çalışırken kendi kendine düşünmeye başlar: “Zübeyir Ağabey, konferans hizmetiyle uğraşıyor. Sungur Ağabey, Anadolu’yu dolaşarak cemaati şevklendiriyor. Ceylan Çalışkan, arabayla Üstadı gezdiriyor. Ey Bayram! Sen ise burada sabah akşam yemek yapıp, bulaşık yıkamakla meşgulsün. Seninki de sanki hizmet mi?” Mutfak kapısında duran Bediüzzaman “Keçeli keçeli! Belki senin hizmetin onlardan daha ihlâslıdır. Çünkü diğerlerin gurura kapılma ihtimali var. Fakat senin hizmetinde o yok. Böyle şeyleri düşünüp vesvese etme!.”der.
Görülüyor ki, Allah’ın rızasını hedefleyen hiç bir hizmetin, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Kaşlar göze, gem ata tamamlayıcı olduğu gibi, küçük görünen hizmetler büyüğün eksiğini tamamladığı için, onlar dahi büyükler sırasına girerler.
Evet, Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi: “Vesilenin mahiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Madem neticesi rıza-i İlâhidir ve mayesi ihlâstır, o küçük değil büyüktür. Bütün hizmetlerimize bu nazarla bakılmalıdır.
asyanur.info