Kâinatın nihayetsiz feza boşluğunda, Samanyolu galaksisine bağlı şirin bir gezegen olan dünyamız, hadsiz bir boşlukta diğer gezegenlerle birlikte yaklaşık beş milyar yıldan beri kendisine tayin edilen yörüngesinde intizamla döndürülüyor.
İnsanlık âleminin bu mavi gezegende yaşamaya başlamasından bu yana, nice kavimler ve milletler bu dünyaya geldiler ve geçip gittiler. Bir han gibi olan dünyamız sürekli doldu boşaldı. Manevi mahsulâtları da gayb âlemlerine gönderildi. Bir kervan gibi gelip, bir müddet bu dünyada misafir olarak kaldıktan sonra, yine kafileler halinde göçüp giden bu insanların gelip gitmeleri nedendi? Neden gelenler burada durmuyor ve gidenler bir daha geri gelmiyordu?
Bu ürkütücü gerçeği her zaman gören ve sonsuza kadar yaşamak istediği halde, bu dünyada devamlı kalmaya güç yetiremeyen aklı başında olan her insan “Ben neyim? Nereden geliyorum ve nereye gideceğim? Bu dünyada işim nedir? Beni bu dünyaya gönderen kimdir?” gibi soruları sürekli kendisine sorar ve cevap arar.
İnsanoğlunu yaratan ve bu gerçekleri küçük aklıyla bulamayacağını bilen Cenâb-ı Hak, semavî kitaplar ve onları ders veren peygamberler eliyle insan aklının önünü aydınlatmış, hayatın asıl gayesini ve yaratılışın sır ve hikmetlerini açıklamıştır. “İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Hâlık-ı Kâinatı (Kâinatın Yaratıcısını) tanımak ve Ona iman ile ibadet etmektir.” ifadeleriyle, Kur’an ayetlerinin kastettiği hakikatlere işaret eden Bediüzzaman Hazretleri, zâhiren anlamsız görünen hayatın, ne kadar anlamlı ve yüksek gayeleri içinde barındırdığını ders veriyor.
Böylesine ulvi ve kudsî hakikatlere mazhar olan insan hayatı, insan dışındaki nice varlıklara kıyasla alabildiğine kısadır ve bu kısacık hayat ile de, ebedi ve sonsuz bir hayat kazanılacaktır. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)