(Dünden devam)
Yirminci asrı acılar, gözyaşı ve ızdıraplarla geride bırakan insanlık âlemi, yirmi birinci asrı bir barış asrı yapmaya çalışıyor. Devletler ve milletler arasındaki anlaşmazlıkları, devlet ile millet arasındaki çatışmaları demokrasi ortak paydasında çözmeye gayret ediyor.
Ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda ister istemez entegrasyona girildiği küreselleşen dünyada, bundan sonra hiçbir devlet kendi başına hareket edemeyecek ve yanlışlarını devam ettiremeyecektir. Bütün insanlığın ortak aklının mahsulü olan demokratik değerler, dünyanın her yerinde kendini hissettirecektir.
Avrupa Birliği ve onun dayandığı yüz yirmi bin sayfalık hakkaniyete dayalı temel ölçüler, hem Hristiyanlığın hem de İslâm dininin payı olduğu değerler manzumesidir. Avrupa’nın bir kısım yanlışları ve sefih bir hayatı, bu müspet değerleri gölgeleyemez. Zaten, Bediüzzaman Hazretleri de Avrupa’yı ikiye ayırmaktadır: “Birisi, İsevilik din-i hakikisinden aldığı feyiz ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi (faydalı) sanatları, ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları (fenleri) takip eden Avrupa. Diğeri, felsefe-i tabiiyyenin (dinsiz felsefenin) zulmetiyle (karanlığıyla), medeniyetin seyyiatını (kötülüklerini) mehasin (güzellik) zannederek, beşeri sefahete ve dalâlete (dinsizliğe) sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa.” (Lem’alar 5. Nota)
Amerika’ya gelince, zaten o Avrupa medeniyetinin bir uzantısıdır. Batı denildiği zaman Avrupa, Amerika ve Avustralya buna dahildir. Çünkü, dayandığı temel prensipleri ortaktır. Avrupa Birliğine aday bir ülke olmamızda, Amerika Birleşik Devletlerinin baskısı inkâr edilemez. “Amerika gibi din lehinde çalışan bir devleti kendine hakiki dost yapmak, iman ve İslâmiyet ile olabilir.” diyen Bediüzzaman Hazretlerinin bu tespiti dikkate alınmalıdır.
Avrupa Birliğine tam üye olmak, yakın bir zamanda gerçekleşmesi mümkün olan İslâm Birliğini engelleyen bir durum değildir. Çok yönlü ittifaklar kurmak ve üyesi olmak, bu gün dünyanın geldiği olumlu sonuçlardır. Ve gerçek bir dünya barışı için böyle ittifaklara şiddetle ihtiyaç vardır. Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi: “Onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir ve her saadet-i dünyeviyenin esası olan asâyişi muhafazadır. İşte, şu dostluk kat’iyen nehy-i Kur’anîde (Kur’an’ın yasaklamasında) dahil değildir.” (Münâzarât s. 71)
Evet, yirmi birinci asır barışın, sulhun, asâyiş ve huzurun hâkim olduğu bir asır olacaktır, inşaallah. “Hakikat-ı İslâmiyenin güneşiyle sulh-u umumi (genel dünya barışı) dairesinde bir saadet-i dünyeviyeyi Rahmet-i İlâhiyeden bekleyebilirsiniz.” diyen Bediüzzaman Hazretleri bu gerçeğe işaret etmiştir.
Avrupa, Afrika ve Asya’nın kavşak noktasında bulunan ve asırlarca dünyaya adalet ve barış dağıtan Osmanlı Devletinin miras bıraktığı topraklar üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyetinin, çok yönlü ittifaklar içinde dünya barışına katkıda bulunması, tarihten aldığı büyük misyonun ve coğrafî konumunun gereğidir. Bu duygu ve düşüncelerle en kısa zamanda dünya barışının gerçekleşmesini ümit ediyor ve Cenab-ı Hakka dua ve niyaz ediyoruz.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0