Hayat

TEVHİT EKSENLİ BAKIŞ

Kâinat denilen bu muhteşem âlem, nihayetsiz maksatlar ve İlâhi gayeler için yaratılmıştır.

“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmekliğimi, tanınmaklığımı istedim. Mahlûkatı yarattım, tâ onlarda manevi cemalimi göreyim.”mealindeki hadis-i kudsî, önemli bir gayenin ip ucunu göstermektedir.

“Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini hem görmek hem de şuurlu mahlûkatına göstermek istemesi sırrınca, Cenab-ı Hak da âlemi bu surette yaratmayı irade etti.”diyen Bediüzzaman önemli bir noktaya işaret etmektedir.

Bu kâinattan önce başka bir kâinat yoktu ki, âlem ondan iktibas ve kopya edilsin. Demek baştan aşağıya kadar kâinatı süsleyen güzellik ve mükemmellikler, zâtı nihayetsiz güzel olan Cenab-ı Hakkın güzel isimlerinin, yetmiş bin perdelerden geçmiş gölgesinin gölgeleridirler. O isimler, cilveleriyle Cennet’e sonsuz güzellikler verdiği gibi, kâinatı dahi baştan aşağıya kadar güzelleştirmişlerdir.

Feza âleminin nihayetsiz boşluğunda, güneşe bağlı şirin bir gezegen olarak yaratılan dünya üzerinde imtihana tâbi tutulan biz insanlar, bu İlâhi kemalat ve güzellikleri görerek, onlarla Allah’ı tanıyıp, sevip ve sevdirip, emir ve yasaklarına itaat etmekle mükellef kılınmışız.

Tevhit eksenli bir nazar ve bakışla âlemi inceleyen ve tefekkür eden müminler, bu İlâhi güzellikleri ve kusursuz mükemmellikleri görebilirken, şirk ve tabiat gözüyle bakan insanların nazarında bu güzellikler kaybolur ve görünmez hâle gelir. Bu itibarla, iman ve Kur’an gözlüğüyle varlıklara bakmak, hakîki insan olmanın gereğidir.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap