Ülkemizde bin seneden beri hizmet veren İslâmî cemaat ve tarikatlar vardır. Her birisi kendine has metot ve usullerle dine hizmet eden bu gruplardan Allah razı olsun. Zira, Bediüzzaman’ın İhlâs Risalesinde ifade ettiği gibi “Hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak gibidir. O defineyi omzunda taşıyanlara ne kadar kuvvetli eller yardıma koşsalar daha ziyade sevinir ve memnun olurlar.” (Lem’alar. s.387)
Milletin taklidi olan imanlarını, tahkik mertebesine çıkartmaya hayatını vakfeden Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur hareketiyle Sahabe mesleğinin bir cilvesini asrımıza taşımıştır. Diğer hizmet modellerinden farklı, tefani sırrına dayalı ve meşveret sistemi üzerine bina edilen bu hareketin mensupları, başka usullerle ve müspet bir tarzda dine hizmet eden her kesin faaliyetlerini tebrik eder, onların muvaffak olmaları için duacı ve taraftar olur. Onların aleyhinde olmak ve hatalarını ortaya çıkarmak gibi yanlışlara düşmezler. Genel prensip budur.
Kur’an ve Sünnet referanslı bir mesleğe sahip olan Bediüzzaman, kendi mesleğinden hiç bir zaman taviz vermemiş ve net bir duruş sergileyerek, hayatı boyunca bir istikamet çizgisi takip etmiştir. Asâyiş ve hürriyet taraftarı olmak ve başkalarını kötüleyerek kendisine kıymet verdirmek fikrinde olmamak şartıyla, bütün dini cemaatlerle maksatta ittifak etmeye hazır olduğunu beyan ederken; kendi kimliğinden, tarzından ve hizmet metodundan taviz vermeyi aklından bile geçirmemiştir. En büyük hileyi hilesizlikte, doğrulukta ve mertlikte bilen o büyük insan, her zaman ve zeminde açık, net ve şeffaf olmayı tercih ederek olduğu gibi görünmüş, idamla yargılandığı mahkemelerde bile, doğruluktan ve net olmaktan vazgeçmemiştir. Onun takiyyesiz ve gizli ajandası olmayan net duruşu ve samimiyetidir ki, ehl-i vukuf olanları ve hâkimleri de etkilemiş, idamı istenilirken en dehşetli mahkemelerden berat alarak tahliye edilmiştir.
Bediüzzaman’ın bu net tavrı ve hakkın arkasında dik duruşu, aslında Kâinatın Efendisinin (asm) tavrıydı ve Onu takip ediyordu. Sevgili Peygamberimizin (asm) samimiyeti, dürüstlüğü, doğru sözlü oluşu ve sair güzel ahlâkları vardı ve sırf Allah rızası için çalışıyordu ki, Cenab-ı Hak Onu muvaffak etmiş ve doğudan batıya uzanan geniş bir dünya coğrafyasında İslâm dini kabul görmüştür. Müslümanların bunlardan alacağı çok dersler vardır.
asyanur.info