Hazret-i Âdem (as) zamanından, Hazret-i Muhammed’e (asm) kadar gelen bütün peygamberlerin, semavi vahye dayanan dinlerinin her birini içine alan ve bilhassa İslâm dininin bütününü ifade eden Şeriat; iman, ibadet, âhiret, fazilet ve muamelat gibi hakikatleri bünyesinde barındıran umumi bir terimdir.

İslâm dini ile şeriatı birbirinden farklı zannetmek ve Müslüman olduğu halde şeriata karşı olduğunu söylemek, dinî ilim bakımından bilgisiz olmanın alâmetidir. Müslüman ve mümin olan kişi, İslâm dininin bütününe inanan ve elinden geldiği kadar onu yaşayan kişi demektir. Dinin bir kısmına inanıp, bir kısmını reddetmek kişiyi dinden çıkarır.

Bediüzzaman Hazretleri dokuzuncu mektupta, eskiden bazı dinsizlerin Kur’an’ın hükümlerine taraftarlık gösterdiğini, bundan dolayı dinsiz bir Müslüman tabirine lâyık olduklarını, bazı müminlerin de ehl-i iman oldukları halde, Kur’an’ın hükümlerini iltizam etmeyip taraftar olmadıklarını ve böylece Müslüman olmayan bir mümin durumuna düştüklerini söylemektedir. İmansız İslâmiyet kurtulmaya sebep olmadığı gibi, İslâmiyet olmadan bir imanın dahi sahibini âhirette kurtarmayacağını ifade etmektedir.

Her ne kadar şeriat, dinin bütününü içine alıyorsa da, şeriat denildiği zaman, günümüzde daha çok dinin muamelat ve had cezalarını ihtiva eden hukuk kısmı akla gelmektedir. Yaratılıştan medeni olan insan, sosyal hayat yaşarken muamelatta bir takım zulüm ve tecavüzler vukua gelmektedir. Zeki olanlar diğerlerini aldatmakta, güçlü olanlar zayıfları ezmektedir. Onun için insanlar adalete muhtaçtır. Her insan adaleti anlamakta yetersiz kaldığından, külli bir akla ihtiyaç vardır. Öyle bir akıl kanun şeklinde olur. O kanunlar da, ezelden ebede uzanıp giden ve zaman geçtikçe  ihtiyarlamadan gençleşen Allah’ın koyduğu kanunlar olan İslâm şeriatıdır.

Ancak, Bediüzzaman Hazretlerinin tespit ettiği gibi “Şeriatın yüzde doksan dokuzu  ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete mütealliktir. Yüzde biri siyasete taalluk eder. Onu da ulülemirlerimiz (ülkeyi yönetenler) düşünsün.” (Divan-ı Harb-i Örfi ) Evet, bu ifadelere göre, şeriatın yüzde doksan dokuz kısmının, mümin ve Müslüman olan her ferdi ilgilendirdiğini ve yaşanması gerektiğini beyan etmiş oluyor.

Kendi dünyasında dininin icaplarını yerine getirmeyen fertlerden meydana gelen bir milletin, yüzde birlik bir mesele olan dinin siyasetle ilgili kısmıyla meşgul edilmesi, ne kadar doğru olup olmayacağı düşünülmesi gereken bir durumdur. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

 

Views: 0