06 Şubat 2023 tarihinde Kahraman Maraş merkezli ve birbirinden bağımsız iki büyük depremin dokuz saat arayla meydana gelmesi ve on vilâyette çok büyük bir tahribat ve yıkıma sebep olması, seksen beş milyonluk Türkiye toplumunu üzüntüye boğdu. Ancak, bu elim hadise üzerine bütün ülke vatandaşlarının tek yürek olup, deprem yaralarını birlikte sarma gayretleri de, millet birliğinin ne demek olduğunu göstermesi bakımından şaheser bir tablo oluşturdu.

Yurt içinden ve yurt dışından gelen binlerce arama ve kurtarma ekiplerinin, canhıraş bir gayretle bir kişinin daha enkazdan kurtulması için yaptıkları çalışmalar ve alınan neticeler, ülke insanlarına bayram havası yaşattı. Depremden yüz kırk saat sonra, altıncı günde kurtarılan Muhammed adındaki yirmi yedi yaşındaki gencin kurtarılması esnasında yaşanan sevinç tablosu ve Allahü Ekber sedaları, herkesi gözyaşları içinde bıraktı. Depremin yedinci gününde bile hâlâ kurtarılanlar vardı. Öldürmeyen Allah, öldürmüyordu.Tam bir mucizeler zinciri yaşanıyordu.

İnsanların geçici dünya hayatlarını kurtarmak için yapılan bu çalışmalar her türlü takdirin üzerindedir. Hiç bir etnik köken ve mezhep ayırımı yapılmadan gerçekleşen bu çalışmaları gölgeleyecek ve lekeleyecek hiç bir faaliyet, yazılanlar ve konuşulanlar, millet ve tarih nazarında asla affedilmeyecek işlerdir. Buna tevessül ve tenezzül edenlerin kendi gerekçeleri ne olursa olsun, hayatları boyunca bu kara lekeyi alınlarında taşımak durumunda kalacakları apaçık bir gerçektir.

Bu münasebetle, insanların ebedi hayatlarını kurtarmak ve imanla kabre girmelerini temin etmek için yapılan iman hizmetlerinin de, ne kadar önemli olduğu bir daha yakinen anlaşıldı. Depremde vefat edenler zaten manevi şehit olarak mükâfatlarını alacaklardır. Malını kaybedenler de, onları sadaka vermiş gibi karşılığını göreceklerdir.

Ancak, dinsizlik cereyanlarının meydana getirdiği manevi dehşetli depremlerde imanını kaybeden veya imanı zayıflayan ve âhiret yokmuş gibi hayatını sürdürenler ne olacak? Allah ve âhiretten habersizce yaşayan ve eğlencelerle ömrünü boş yere geçiren böyle insanları bulup kurtaracak olan arama ve kurtarma ekiplerine ihtiyaç yok mu? Elbette var. Hem de aşırı derecede var. Dünya hayatı nasıl olsa öyle veya böyle bir şekilde geçer gider. Fakat, sonsuz olan âhiret hayatının kazanılması ise, her türlü canhıraş bir gayreti gerektiren çalışmalardır.

İşte bu noktada, Kur’an-ı Kerim’in bu çağa hitap eden son dersi olan Risale-i Nur tefsirleri ön plana çıkıyor. İman ve Kur’an esaslarını iki kere iki dört eder kat’iyetinde ispat eden bu eserleri okuyanlar, manevi arama ve kurtarma ekipleri gibidir. Bu açıdan Nur Talebelerinin hiç boş duracak vakitleri yoktur. Manevi depremlerin enkazları altında, kendilerini bulacak ve kurtaracak şefkatli elleri bekleyen milyonlarca insan vardır. Onları arayıp bulmalı ve ebedi hayatları kurtarılmalıdır. Cenab-ı Hak, bu alanda yapılacak hizmetler için hepimize âzami şevk ve gayret versin, amin. Bu iman ve Kur’an hizmetinin sevabı da çok, ihmal edildiği takdirde vebali de çok olduğu hiç bir zaman unutulmamalıdır.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0