Her bir azamız bir mucizedir. Yaratılış ve geometrik yapılış bakımından tıp dünyası bu sanat karşısında, hayretinden parmağını ısırmaktadır. Kulaklarımız da onlardan biridir. Dış kulak, orta kulak ve iç kulak olarak üç bölüme ayrılan ve çekiç, örs, üzengi gibi hassas aletleri olan kulaklarımız, sıvı kaybı veya kristal kayması gibi arızalar olduğu zaman dünyamız kararmakta ve dengemiz bozulmaktadır. Bu kadar önemli olan duyma organımızı, günahlı ses ve sözlerle kirletmek, aklı başında olan müminlerin işi olmamalıdır. Evet, insan kulağı iman nuruyla nurlanırsa, mevcudattan duyduğu bütün seslerin zikir sesi olduğunu farkeder. Şayet inkarcılıkla tıkanırsa, bütün sesler hüzün ve matem sesine dönüşür. Bunun için dinimizce bazı sesler helal, bazıları da haramdır. Bediüzzaman’ın dediği gibi “Ulvi hüzünleri, Rabbani aşkları iras eden sesler helaldır. Yetimane hüzünleri, nefsani şehevatı tahrik eden sesler haramdır. Şeriatın tayin etmediği kısım ise, senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır.” (İ. İ’caz)Her türlü günahların bin cihetten etrafımızı sardığı ahirzaman şartlarında, Allah bütün uzuvlarımızı helal dairesinde kullanmamızı nasip etsin, inşaallah.
