Hayat

BİLGİ Mİ YOKSA İLGİ Mİ?

Dünkü makalemde ifade ettiğim gibi, eğer o günün şartları içinde cemaatten yeterli ilgi, alâka ve muhabbet görmeseydim, bu gün kim bilir hangi halde olacaktım?

O zamanın Nur Talebelerinin her biri bir vakıf elemanı gibi çalışıyor, hizmetin yegâne sorumlusu kendisiymiş gibi dâvâsına sahip çıkıyordu. Neme lâzımcılık, adam sendecilik, işi başkasına havale etmek gibi dâvâ adamına yakışmayan hisler yerine, yüce hasletler, yüksek duygular bizzat yaşanıyor ve hizmette âdeta yarış esas alınıyordu. Çünkü, anlamışlardı ki, ihlâs dairesinde, hizmet noktasında, âzamî hırs ve kanaatsizlikle beraber, neticelerine kanaat etmek en önemli düsturlarıydı. Mevcuda iktifa etmek, gayretsizlikti. Halbuki, bir adamın kıymeti, himmeti ve gayreti ile doğru orantılıydı. Onun için, Risale bilgisiyle birlikte, yeni fertlerle ilgilenmek vazgeçilmez prensipleriydi. Yeni gelenler Risaleleri belki anlayamazdı, fakat cemaat aynasında onun güzelliklerini muhakkak görmeliydi. Bu anlayış, bu heyecan ve gayret dalgası 1980 yıllarına kadar mükemmel geldi.

12 Eylül 1980 İhtilâlinden sonra başlayan ve sivil iktidarlar döneminde devam eden bir takım kasıtlı uygulamalar, birçok değer yargılarını altüst etti. İnsanlar her şeyi ekonomik gözle değerlendirir hâle geldi. Dostluklar ve sevgiler menfaat esası üzerine bina edildi. Ecdattan bize tevarüs eden İslâmî terbiye zedelendi. Ulvî hasletler, rıza-yı İlâhi ve sevab-ı uhrevî yerine dünya hayatını kazanmak, medeniyet fantaziyeleriyle ömrünü güzelce geçirmek arzusu galip geldi. Bu genel atmosferden maalesef bizler de çeşitli derecelerde etkilendik. Onun için, eskiye hasret denilen nostalji yerine, yeniden aslımıza, özümüze ve bizi biz yapan değerlerimize dönmek en birinci hedefimiz olmalı.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap