(Dünden devam)

Cumhuriyet döneminde tek partili yıllar geride kalıp, demokrasiye geçildikten sonra rahat bir nefes alan ve Demokrat Parti şemsiyesi altında süratle gelişip yayılan dinî hizmetler, cemaatler ve tarikatlar kurdukları vakıflar, şirketler ve hatta holdingleriyle resmi ideolojinin dikkatini çektiler. Yeni yetişen nesillerin, dinî cemaat ve tarikatların gayretleriyle daha dindar hale geldiğini görüp, lâiklik adına rahatsız olan bu odaklar, fiilen ortadan kalkan kanunları yeniden canlandırarak, cemaatleri ve tarikatları sindirmek ve yıldırmak için faaliyete geçtiler.

Halbuki, din ve dindarlardan bu vatan ve millete zarar verildiği görülmemiştir. Bu noktada kimse 31 Mart 1909, 1925 Şeyh Said isyanı ve 1930 yılındaki Menemen olayını örnek göstermemesi gerekir. Çünkü, doğru yazan tarih bildiriyor ki, o hadiselerin hepsi bir tuzaktı. Dindarları ezmek için hazırlanmış bir tezgâhtı.

Evet, din ve dindarlardan hoşlanmayanlar, elbette içlerindeki kin ve nefreti ortaya koyacaklar ve her türlü yolu deneyerek samimi dindarları sıkıntıya sokacaklardır. Fakat, dinî cemaat ve tarikatlar bu böyle oluyor diye hizmetlerine ara vermeden devam etmelidirler. Çünkü, yapılan bu manevi hizmetler bu vatan ve millete ve özellikle genç nesillere faydalı olan hizmetlerdir. Ancak, din ve iman hizmetleriyle uğraşan cemaat ve tarikatların da, bunun dışında kalan siyasi işlere bulaşmaması ve karışmaması gerekir. Zira din, hiçbir zaman siyasete ve ticarete alet edilmemesi gereken toplumun ortak kutsal değeridir ve tarafgirlik kaldırmaz.

Aslında böyle zamanlarda hizmetleri daha fazla katlayarak devam edilmeli ki, çeşitli belâ ve musibetler ortadan kalksın. Bir parça sıkıntı ile karşılaşınca hizmetten kaçmak veya ara vermek, imanın verdiği cesaret ve şehâmetle telif edilemez.

“Risale-i Nur şakirtleri ise, Risale-i Nur hizmetini her belâya, her derde bir çare, bir ilâç bulmuşlar… Elbette bu dehşetli yeni belâlara, musibetlere karşı da, yine Risale-i Nur’un hizmetiyle mukabele etmeliyiz.” (Kastamonu Lâhikası s. 182)

Evet, Risale-i Nur’un kahraman talebeleri, bahsi geçen ve benzer prensiplere dayanarak, tedbir denilen hakikati, âzâmi faaliyet ve hizmet içinde tedbir olarak gördüklerinden, sıkıntılı zamanlar geldiği zamanda dahi hizmetlerini arttırarak devam ettirirler. Ehl-i dünya ve ehl-i dalâlete karşı manevi ve ilmî mücâhedelerini sürdürürler. Bu duruşlarıyla, manevi bir kutup gibi sair ehl-i imana manevi bir kuvvet ve nokta-i istinat teşkil ediyorlar, elhamdülillah.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 72