İnsan Ve Toplum

RİSALE-İ NURLARI OKUMAK VE TALEBESİ OLMAK

Risale-i Nurları okumak başka, anlamak başka, kabullenmek başka, yaşamak başka, ona talebe olmak başka ve hakiki ve sâdık talebesi olmak bambaşka şeylerdir.

İsteriz ki, bırakın medeni dünyanın insanları, keşke Eskimolar ve Yamyamlar bile okusa da imanlarını kurtarıp ebedi saadeti kazansalar. Keşke bütün İslâmî cemaat ve tarikat mensupları da okusalar. Müşrikler okusa, kâfirler okusa, zındıklar okusa, lâikim diyenler okusa ve istifade etseler keşke..

Ancak, Nur Talebeliği ayrı bir şeydir. Bediüzzaman’ın tespitiyle talebeliğin hassası ve şartı ” Sözleri kendi malı ve telifi gibi kabul edip, en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilmektir.” İman hizmeti cihetinde Risale-i Nurları esas almak ve başka eserlerle nazarını dağıtmamaktır. Zira, Risale-i Nurlar on beş senede kazanılacak tahkiki imanı, on beş haftada ve bazılara on beş günde kazanmayı netice verir.

Yine Nur Talebeliği, iman hizmetini Risale-i Nur’un düstur ve prensipleriyle yapmayı gerektirir. O düsturların dışında farklı usul ve metotlarla  hizmet etmeyi esas almak, Nur Talebeliğinden farklı bir cemaat kimliğine götürür.

Keza Nur Talebeliği, Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin son müceddit olup ve Süfyan komitesinin tahribini tamir ile vazifeli olduğuna inanmayı gerektirir.

Keza, hakiki ve sâdık Nur Talebeliği vasfı da, Risale-i Nurun meslek ve meşrep esaslarına kayıtsız şartsız bağlı kalmayı ve o mesleğin orijinalliğini her şart altında muhafaza etmeyi ve yaşatmayı aslî bir hizmet olarak kabul etmeyi icap ettirir.

Hülâsa; Risale-i Nurları okumak, istifade etmek, yaşamak, yaymak, talebe olmak, hakiki ve sâdık Nur Talebesi olmak birbirinden hep farklı şeylerdir.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap