25 Aralık 2009 Cuma günü, Bartın ziyaretinden sonra bu sefer İnebolu yolcusuyum. Biletimi Pursaklar yazıhanesinden almış, Cuma namazını da üst taraftaki Camide kılmıştım.
Farz namazını kıldıktan sonra yazıhaneye geldim. Görevliye “Son sünnet ve diğerlerini burada kılacağım, beni unutma!” diye tembih ettim. Namazı kıldım ve içeri giren diğer görevliye “On iki arabası geldi mi?” diye sordum. “O araba gitti.” deyince, bilet kesen arkadaşı çağırarak “Kardeşim! Ben biletli yolcuyum. Neden otobüsü durdurmadın?” diye sitem ettim. “Ben seni Kastamonu’ya gidecek sandım.” demesin mi? Kastamonu da olsa aynı otobüstü. İyice canım sıkıldı ve “Çabuk merkeze telefon et, otobüsü durdursunlar. Bir taksi çağır, beni otobüse yetiştirin.” dedim. Öyle yaparak otobüse yetiştim. Başka çarem de yoktu. Çünkü, İnebolu’ya giden tek otobüstü. Böyle bir olay da, başıma ilk defa geliyordu. Allah’tan gideceğim vasıta uçak değildi. Yoksa “Sağa çeksin ve beni beklesin.” diyemezdim. Bu da bir macera olmuştu.
Cuma akşamı, beş katlı vakıf binasının geniş salonu, yüze yakın insanla doluydu. Ekseriyeti gençlerden meydana gelmişti. Bu ilçede gençlik hizmetleri harikaydı. Hayatını iman ve Kur’an hizmetine vakfeden Burhan kardeş aktif olarak çalışıyordu. Üç saat boyunca okunan ders ve sohbet ilgiyle takip edildi. Seviyeli sorular soruldu ve cevapları verildi. Burada kardeşlik ruhu ve muhabbet göz ile görülecek derecede ileri idi. Onları yürekten tebrik ediyoruz. Bin maşaallah..
Cumartesi günü, öğle namazını müteakip bir saat boyunca kalabalık bir öğrenci grubuyla, Bediüzzaman Hazretlerinin hayatını ve dâvâsını özetle paylaştık. Herkes ziyadesiyle memnundu. Bediüzzaman’ın, İnebolu kahramanlarına çok dua ettiğini gözlerimle görüyordum.
İbrahim Vapur kardeşimle, on dört otuz minibüsüyle Kastamonu’ya hareket ettik. Onların umumi dersleri, Cumartesi günü yapılıyordu. İnebolu’dan Rasim Ağabeyle birlikte gelenler de derse katılmıştı. Hizmet merkezinde, üniversiteli kalabalık bir genç grup kalıyordu. Bediüzzaman Hazretlerinin manevi şahsiyetini ve üstlendiği kudsî vazifeyi nazara veren dersimiz, çay molasıyla birlikte üç saat sürdü. Ertesi gün, mülkiyeti satın alınan yeni dershaneyi de gösteren İbrahim kardeş şevk içindeydi.
Pursaklar’a döndüğümde, ikindi namazının vakti bir hayli daralmıştı. Eda ettiğim zaman, ruhumun derinliklerinde bir rahatlamanın varlığını hissettim. Aynı akşam, Asya Nur Kültür Merkezinde, Pazar seminerleri çerçevesinde Abdülmecit kardeş, muhtevası yoğun olan seminerini takdim ediyordu.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)