(Dünden devam)
Ertesi gün köy mezarlığına gittik. Köşe başındaki kabrinde, 2010 yılı itibariyle elli sene önce genç yaşta vefat etmiş babam yatıyordu. Hemen yanı başında babaannem, onun arkasında dedem, onun arkasında amcam yatıyordu. Ne hatıralar yaşanmıştı! Altmış senelik hayatım boyunca bu köyden kimler gelip geçmemişti ki!..
Annem ve iki yaşlı teyzeden başka, benim tanıdığım yaşlılardan kimse kalmamıştı. Hepsi bu kabristanda idi. Acı tatlı hatıralarıyla her şey dünyada kalmış, herkes kendi amelleriyle baş başa idi. Hep dünyada kalınacakmış gibi duygularla bu insanların bir kısmı birbirlerini nasıl da incitmişti! Bir çoğuna şahit olmuştum. Helâlleşmeden ve dargın olarak gidenler de vardı. Ya Rabbi! İnsanlar göz göre kendilerine nasıl da zarar veriyorlardı! Ama burası imtihan dünyasıydı. Kimi insanlar kazanarak, kimisi de kaybederek gideceklerdi. Fatiha ve İhlâsları okurken ben bunları düşünüyor ve içimden “Allah’ım! Razı olmayacağın amellerden bizleri uzak tut. Âzami ihlâs ve istikamet dairesinde hayatımızı geçirmeyi nasip et. Âhiretini kazanarak giden kullarının arasına bizleri de dahil et.” diyordum.
Cumartesi akşamı Ereğlili gönül dostlarımızla birlikte olduk. İki bölüm halinde paylaştığımız Nur dersleri, hayatımıza yön verecek ve gereğini yaptığımız takdirde, Allah’ın rızasını kazandıracak ölçü ve prensipleri ihtiva ediyordu.
Pazar günü, öğle vaktine yakın tekrar Ankara’ya doğru hareket ettiğimizde, hem sıla-i rahim yapmanın, hem de hizmete vesile olmanın huzur ve mutluluğunu yaşıyorduk. Bunlar, Fâni dünya içinde âhiret hayatına bakan ebedi hakikatler ve sevaplı vaziyetlerdi.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)