(Dünden devam)
Trabzon ziyareti bana Asr-ı Saadetten bir hadiseyi hatırlattı: Yemame Savaşında sonuç Müslüman askerlerin lehinde idi. Yaralı ve şehitler arasında elinde su kırbasıyla dolaşan bir sahabe “SU” diye inleyen bir ses duyar. Hemen elindeki su kırbasıyla ona koşar. Tam ona su vereceği sırada, biraz ileriden “SU” diye ikinci bir ses duyulur. Birinci sahabe diğer kardeşine götürmesini söyler. Tam ona vereceği anda, bir başka inleme duyulur. Ölmek üzere olan sahabe ancak başıyla işaret edebilir ve ona götürmesini ifade eder. Su dağıtan sahabe yetişinceye kadar üçüncü sahabe şehit olur. Su dağıtan sahabe ikinciye koşar onun da şehit düştüğünü görünce bu sefer birinci sahabeye koşar fakat o da şehit olmuştur. İşte, sahabeler böyle insanlardı. Kendileri şiddetle ihtiyaç içinde oldukları halde, Kur’an-ı Kerim’in övgüsüne mazhar olan îsar hasletiyle din ve dâvâ arkadaşını düşünüyor ve onları kendi nefislerine tercih ediyorlardı.
Âhirzaman şartlarının en büyük müceddidi olan Bediüzzaman Hazretlerinin, tarikattan ziyade hakikat ve şeriat ve bu zamanda sahabe mesleğinin bir cilvesi olan Risale-i Nur mesleğinin bahtiyar mensupları, aynı ruh ve aynı heyecanla dâvâsına sahip çıkıyor ve şahs-ı maneviye ait olan bir binanın alınmasında, kendi nefsini ikinci plana atarak, îsar hasletinin bir nümunesini gösteriyorlardı. Bir ayda on iki bin kilometrelik bir mesafede ziyaret ettiğimiz Anadolu kahramanlarının hepsini aynı ruh halinde gördük, elhamdülillah. Hepsini teker teker tebrik ediyoruz.
Trabzonlu gönül dostlarımızın yolcu etmesinden sonra, bulutların üstünde devam eden bir saatlik bir yolculuğun sonunda yine Esenboğa hava alanındayız. Bedüzzaman Hazretlerinin “Nev’imle iftihar ediyorum.” dediği ve Cenâb-ı Hakkın büyük bir nimeti olan uçaktan iniş yaptığımızda, bulutların altı sağanak halinde yağmurlu ve soğuktu.
Evet, İzmir’den Van’a, Adana’dan Trabzon’a, Kayseri’den Mersin’e kadar Anadolu’nun bütün sathında, çeşitli isimler altında yapılan sosyal ve kültürel faaliyetler, Nur Talebelerinin âdeta şahlandığını, şevk ve moral dolu hizmet kadrolarının bundan böyle hamle üstüne hamleler yapacağını gösteriyordu.
İşte, bizim aradığımız buydu. Zaten, insanları manen öldüren yeis gidip, canlandıran ümit ve güven duygusu hâkim olursa, ondan sonrası kendiliğinden gelir. Hizmet de olur, lâzım olan maddi ve manevi imkânlar da olur.
Cenâb-ı Hakkın, şevk ve gayretimizi daha da arttırarak, ihlâs ve istikamet üzere hizmetlerimizi, razı olduğu yere yükseltmemizi bizlere nasip etmesini dua ve niyaz ediyoruz.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0