İman ve Kur’an dâvâsına gönül vermiş idealist insanların, hizmet esnasında takip edeceği bir çok prensipler ve temel unsurlar vardır. Bunların başında sabır kuvveti gelmektedir.
Sabır, zahiren durağanlık veya yapılması gereken şeyleri yapmıyor olmak görünse de, hakikatte gerçek bir güç ve kuvvet kaynağıdır. “Kim sabrederse, zafere erişir. ” hadis-i şerifiyle, Sevgili Peygamberimiz (asm) sabretmenin gücünü ifade etmektedir.
Bütün hayatı sabretmekle geçen Peygamber Efendimiz (asm), sonunda İslâm dininin Arabistan yarım adasında hâkim olmasına ve Suriye, Irak, Mısır ve İran gibi devletlere ulaşmasına muvaffak olmuştur.
Genelde müşrik bir toplum olan Mekke halkının, kendisine yaptığı her türlü eziyet, işkence ve kötü muamelelerine sabır ve tahamülle karşılık veren Sevgili Peygamberimiz (asm), onların ekserisinin İslâm dinine girmesini temin etmesi ne kadar ilginç bir durumdur! Kendini öldürmeye teşebbüs edenleri bile affetmesi ve onların kalplerinin ısınarak Müslüman olması, Onun ne kadar sabırlı olduğunu gösterir.
Hudeybiye Anlaşmasının maddeleri tamamen Müslümanların aleyhindeydi. O zaman müşrik olan Sehl bin Amr, Mekke halkı adına anlaşmayı yapacaktı. Anlaşma metninin altına Hazret-i Ali (R.A.) tarafından Allah’ın Resulü Muhammed (asm) yazılınca itiraz etti. “Biz, senin peygamber olduğunu kabul etseydik, zaten seninle savaşmazdık, değiştirilsin.” dediği zaman, sahabeler isyan ettiler. Peygamber Efendimiz (asm) onları sakinleştirerek, Sehl bin Amr’a “Ne yazılsın?” diye sordu. O dedi “Abdullah oğlu Muhammed.” olsun dedi. Sahabeler itiraz etmesine rağmen bunu kabul etti ve öyle yazılarak imza yerine mührünü bastı.
On yıllığına yapılan ve ancak iki yıl süren ve tamamı Müslümanların aleyhine olan Hudeybiye Anlaşmasından sonra, Halit bin Velit ve Amr ibn-ül As gibi harp ve siyaset dâhileri ve cihangir kahramanlar başta olarak, nice insanlar İslâm dinine girdiler. Bunun gibi, daha binlerce olaylarda gösterdiği sabrı, hep galibiyet ve zaferle neticelendi.
Sevgili Peygamberimizi (asm) her hususta takip eden Bediüzzaman Hazretlerinin hayatı da hep sabır içinde geçmiş. Kâinata meydan okuyan güçlü bir imana sahip olan o büyük insan, dahilde kargaşa olmasın, emniyet ve huzur bozulmasın diye, bir jandarmanın kaymakamın emriyle “Bu ilçeye giremezsin!” ikazıyla Eğirdir ilçesine girmemiş ve faytonuyla Barla nahiyesine dönmüştür. Bunun gibi, kendine zulmedenlere beddua bile etmemiş, Risale-i Nur ile imanlarını kurtarmak şartıyla onlara hakkını helâl ettiğini söylemiştir. Bu örneklerden alacağımız çok dersler vardır. Allah, sabır içinde hayatımızı yaşamayı nasip etsin, amin.
(Not: Altı aydan beri paylaştığımız “Nur Hizmetinde Hatıralar Geçidi” adındaki çalışmaya, yakın tarihin hatıraları olduğundan üzerinden biraz daha zaman geçmesi için ara verdik. Gönül dostlarımızın bilgisine arz ederim.)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)