On dört asır ötesinden âhirzamanın hayat şartlarının dehşetini gören ve müminler topluluğuna ciddi ikazlarda bulunan Peygamber Efendimiz (asm), bir hadis-i şerifinde “Âhirzamanda mescitler ağzına kadar dolacak fakat içinde Müslüman çok az olacaktır.” buyurmuş.

Bir başka hadisinde de “Âhirzamanda kişi, sabah evden mümin çıkacak, akşama münkir olarak dönecek. Akşam evine mümin dönen kişi, sabaha münkir çıkacak.” diyerek, fitneler devri olan âhirzamanın dehşetine dikkat çekmiştir.

Böylesine dehşetli ve bin cihetten günahların insanların etrafını sardığı bir zamanda biz müminler, toplumun manen alev alev yandığı bir ortamda; en büyük gaye ve hedefimizin başta kendi imanımızı ve toplumun imanını kurtarıp muhafaza ederek, iman ile kabre girmenin yollarını araştırmak olduğunu bilmek durumundayız.

Modern çağın görünüşte medeni fakat manen bedevinin bedevisi olan ve dehşetli hastalıklara düşmüş insanlarından, manevi doktor hükmünde olan Bediüzzaman Hazretlerinin tespitiyle, kırk kişiden bir iki kişinin imanla kabre girmeye muvaffak olabildiği bir zamanda, çeşitli Müslüman tiplerine rastlıyoruz.

Haşa “Kahrolsun şeriat!” diye bağırandan, “Ben de Müslümanım ama lâik bir Müslümanım.” diyenine kadar her çeşit tuhaf Müslümanlar türedi. Günümüzde banka faizinin haram olmayacağını iddia edenler, kadınların usulü dairesinde örtünmesinin çağ dışı bir anlayış olduğundan bahsedenler, on dört asır öncesinin İlâhi kanunlarıyla modern bir devletin yönetilmesinin mümkün olmayacağından dem vuranlar ve daha bir sürü konularda ahkâm kesen insanların çıkardığı gürültüden ortalık toza dumana karıştı.

Gerçek anlamda kimin mümin, kimin münkir, kimin Müslüman kimin gayr-i Müslim olduğunun ayırt edilemeyeceği bir tablo meydana geldi. İnananlar ile inanmayanlar arasındaki mücadele ise, her zaman ve zeminde kendini göstermeye devam ediyor.

Yaşadığı dönemde meydana gelen bütün ihtilaflara çareler sunan ve doğrularla yanlışların arasını ayıran Bediüzzaman Hazretleri, âlimler arasında tartışmalara sebep olan iman ve İslâm arasındaki farklı anlamlara da yeni bir boyut kazandırmıştır: “Rabian: Ülema-i İslâm ortasında, İslâm ve imanın  farkları çok medar-ı bahs olmuş. Bir kısmı ikisi birdir, diğer kısmı ikisi bir değil, fakat biri birisiz olmaz, demişler. Ve bunun gibi çok muhtelif fikirler beyan etmişler. Ben şöyle bir fark anladım ki: (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 1