İman ve İbadet

MADDİ VE MANEVİ MUSİBETLER

Reklam

İnsanoğlunun başına her türlü musibetler gelebilir ve hepsi de imtihan vesilesidir. Bunun imtihan vesilesi olduğunu bilmek de, sağlam bir imanın neticesidir.

Musibetlere karşı sığınılacak en sağlam kale tevekküldür. Sabır ve rıza ile karşılamaktır. Bizim irademiz dışında gerçekleşen bu tarz olaylarda, Allah’ın hikmetini düşünmektir. Çünkü âlemin idaresi bize ait değildir. Her şeyde Allah’ın iradesi hâkimdir. Onun için hadiselerin yükünü sırtımıza yüklenip, onun altında kendimizi lüzumsuz yere ezmenin ve yıpratmanın hiç gereği yoktur. Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi; gemiye binip yükünü hâlâ sırtında taşıyan bir adamın düştüğü gülünç duruma düşmek doğru değildir. İrademiz dışında gelişen olumlu veya olumsuz olayları, kader gemisine bırakıp rahat etmek lâzımdır. “Kadere iman eden, kederden emin olur.”kaidesi hayata yön vermelidir. Pozitif düşünmek anlamındaki “Her şeyin iyisini al, keder vereni bırak.”ölçüsü rehberimiz olmalıdır. “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder.”gerçeği yol haritası yapılmalıdır. Her şeyi kendine dert yapan, dert sahibi olur. Annem derdi ki “Oğlum, her şeyi içine atarsan, dert sahibi olursun. Dertleri ve sıkıntıları arkaya at.” Arkaya at demesinden, kader gemisine bırak demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum.

Musibet ve belâlar vesvese gibidir. Onu büyük gördükçe büyür, küçük gördükçe küçülür. Ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet verilmezse söner. Kazaya rıza ve tevekkül vasıtasıyla gözde büyütmekten vazgeçilse, kökü kesilmiş bir ağaç gibi kurur ve problem olmaktan çıkar gider.

Maddi hastalıkların çoğu ruh darlığından ve aşırı sıkıntıdan geldiği tıbben sabittir. Stres denilen ruh gerginliği ise, iman zayıflığı ve tevekkül noksanlığından kaynaklanır. Musibetlerdeki mesaj anlaşılsa ve sıkıntılar kader gemisine bırakılsa, hem dünya hem de âhiret saadetini elde etmeye vesile olur.

Asıl musibet ise, dine gelen musibettir. O tür musibetlerden her vakit Allah’a sığınmalıdır.  Zararlı olan musibet odur. İnandığı halde namaz kılmamak, oruç tutmamak, sair emir ve yasaklara riayet etmemekten daha büyük musibet olur mu? Yahut, dinin icaplarını yaşamak isteyen samimi dindarları ezmek için yapılan uygulamalar dine gelen musibet değil de nedir? İşte, bunlar için Allah’ sığınmalı ve onlardan kurtulmak için Ona yalvarmalı ve Ondan medet beklemelidir. Kavli dua ile birlikte, sebeplere teşebbüs etmek makamında da fiili dualar ihmal edilmemelidir.

asyanur.info

Reklam

Yorum Yap