İman ve İbadet

MADDİ VE MANEVİ HAYATIN MERKEZİ

Maddi bedenin merkezi kalp olduğu gibi, maneviyatın merkezi de manevi kalptir. Her ikisine de kalp denilmesinin sebebi, maddi kalbin bedene yaptığı vazifenin, manevi kalp tarafından maneviyata yapılan hizmetin benzer oluşundandır. Yani maddi kalp sekteye uğradığı zaman nasıl insan hayatı sona ererse, manevi kalp de inkârla sekteye uğradığı zaman, o insan hareket eden bir ölüden farksız hale gelir.

Manevi kalbe hayat veren sır imandır. İman, maneviyatla ilgili bütün duyguları ışıklandırır, kuvvet verir ve kemale erdirir. Fikirlerin aynası olan dimağ ile hislerin aynası olan vicdandan meydana gelen manevi kalp, iman sayesinde umum kâinatı aydınlık, vazifedar ve anlamlı görür. Bütün varlıklar İlâhi isimlerin aynaları, kader kaleminin mektupları, kudret sıfatının cisimleşmiş kelimeleri şeklinde bilinir ve anlaşılır. Her şey aynı Yaratıcının eseri olmakla, birbirine dost ve kardeş şeklinde telâkki olunur.

İnkâr ise, bahsi geçen hakikatleri ortadan kaldırır. Her şeyi tabiat ve tesadüfün oyuncağı, anlamsız, vazifesiz, akıbeti yokluk ve hiçlik ile bitecek olan sahipsiz varlıklar şeklinde gösterir. İnkârla kirlenmiş bir kalp, bütün kâinatı karanlıklar içinde görür. Her şeyi birbirine yabancı ve düşman zanneder. Hayatının sonunu ebediyen yokluğa ve ayrılığa yuvarlanmak tarzında kabul eder. Böyle bir insanın vücudu saraylarda da olsa, kalp ve ruhu cehennem gibi azaplar içinde yanmaktadır. O insan yaşayan bir ölüden farksızdır.

Kur’an-ı Kerim insanlığı iman ve hidayete çağırmaktadır. Ölü gibi yaşayanları, imanla dirilmeye davet etmektedir. Bu mânâyı ifade için Bediüzzaman “Hidayet büyük bir nimettir, vicdani bir lezzettir ve ruhun cennetidir.”der.

Cenab-ı Hak, imanı olmayanlara iman nasip etsin ve imanı olanların hidayetini arttırsın, inşaallah.

asyanur.info

Reklam

Yorum Yap