İnsan sosyal bir varlık olduğundan, sair insanlarla ortak hareket etmeye fıtraten mecburdur.
İnsanı diğer canlılardan ayıran ve üstün kılan aklın istikameti için, duygularına sınır konulmamasından kaynaklanan arızaların giderilmesi için, ortak bir aklın ve kolektif bir şuurun cemiyette hâkim kılınması gerekir. Böylesine külli bir akıl ve ortak bir şuur, ancak kanun şeklinde olur.
İşte, semavi dinlerle ferman edilen şer’i kanunlar veya demokratik parlamenter meclislerde çıkarılan kanunlar ve temel esaslar, hep bu ihtiyaçtan ileri gelmektedir.
Cemiyet hayatının en küçük birimi olan aile hayatından, tâ memleket dairesine kadar her mesele ve hizmetin meşveret yoluyla danışılarak ve müzakere edilerek gerçekleştirilmesi, ortak aklın hâkim olmasını netice verir.
İstişarenin bu öneminden dolayıdır ki, Cenab-ı Hak müminleri tarif ederken “Onların işleri, aralarında istişâre iledir.”demekte ve Peygamber Efendimize (asm) “İşlerinde onlarla istişâre et!”emretmekle, her bir müminin istişâresiz hareket etmemesinin zaruretini nazara vermektedir.
“İstişâre eden pişman olmaz.”hakikatini dile getiren Sevgili Peygamberimiz (asm), vahye dayalı olmayan bütün dünyevi meseleleri sahabeleriyle istişâre ederdi. Hatta bir sahabe “Ben, Hazret-i Peygamber (asm) kadar sahabeleriyle sık istişâre eden başka birisini görmedim.”demiştir.
İstişâre, ayetle sabit olan bir vazife olmasından, aynı zamanda bir ibadet mânâsını da ihtiva eder. Meşveret bu yüzden usulen yapılan bir şey değil, hizmetlerin inkişaf ve ihyası için gerçekleştirilen bir ibadettir.
Özellikle, âhireti ilgilendiren hizmetlerin istişâresi bütünüyle bir ibadet hâlidir. Orada, Allah’ın rızasının dışında en küçük başka maksatlar söz konusu olamaz. Enâniyetin ve olumsuz hislerin zerresi bile barınamaz. Beyan edilen fikir ve teklifler ve izhar edilen reyler, hep Allah’ın rızasına matuftur. Aksi olursa, arzu edilen neticeler husule gelmeyebilir. Buna çok dikkat edilmesi gerekir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)