İmtihan olunduğunun şuuruyla yaşayan samimi müminler, elbette ne yaparlarsa yapsınlar, her türlü faaliyetlerindeki niyetlerinde hep Allah’ın rızasını ararlar. Bakırı altına, kömürü elmasa dönüştüren niyetle ameller değerli hale gelir.
Meselâ, ibadet maksadıyla iştirak edilen meşveret zeminleri aynıyla ibadettir. Tabii ki, meşveret adabına uymak şartıyla. Yeter ki farklı niyet ve garazlar olmasın.
Keza, Nur Risalelerinin okunduğu ders meclislerine, özellikle bir hizmet mahallindeki bütün cemaatin şahs-ı manevisinin aynası olan umumi derslere katılmak da aynıyla ibadet hem manevi bir cihattır. Ölüm hariç, hiç bir mazeret bizi bu ibadet ve cihattan alıkoymamalıdır.
Kaşlar göze, gem ata tamamlayıcı olduğu gibi, küçük görülen bir kısım hizmetler dahi büyükler sırasına geçer. Madem ki neticesi Allah’ın rızasıdır, hizmetin büyüğüne ve küçüğüne bakılmaz. Hepsi ibadetten sayılır. Bu hususta Zübeyir Ağabeyin hali bize güzel bir örnektir. Nur hizmetinin her yerinde yer alan bu dâvâ adamı, yeri geldiğinde, dershanenin lavabosunu temizlemekten tut, koltuğunun altına aldığı Yeni Asya gazetesini Galata Köprüsünde satmaya kadar, her yaptığı hizmeti aynıyla ibadet kabul edermiş.
Milleti ve devleti hakka, hakikate ve doğruya yönlendirecek her türlü irşat ve tebliğ faaliyetleri dahi aynıyla hizmet, ibadet ve cihat hizmetidir. Önemli olan, amellerimizde niyetimizin halis olması ve başka garaz ve maksatlar olmamasıdır. İşte o zaman, her yaptığımız hizmetler, ibadetler sırasına girer.
asyanur.info