(Dünden devam)

Akşamın alaca karanlığında İslâm Tepesi eteklerinden seyrettiğimiz İnebolu’da, Rasim Ağabeyin öncülüğünde hayatta olan orta yaşlı ve genç Nur kahramanlarıyla birlikteydik.

Beş katlı temsilcilik binamızın geniş ders salonu tamamen doluydu. Çay molasıyla beraber üç saat süren ders ve sohbet halkasında cemaat pür dikkat dinliyordu. Risale-i Nurların hem telifi, hem çoğaltılması, hem hizmet ve hem de cemaat noktasında bizler inayet altındaydık. Bir külli irade bizleri iman hizmetinde istihdam ve himaye ediyordu. İman ve Kur’an hizmetinin hedefi Allah’ın rızasını kazanma yolunda âhirete bakıyorsa da, neticesi itibariyle dünyaya da faydası vardı. İnançlı ve inancının icaplarını yaşayan insanlardan meydana gelen bir toplumun asâyiş ve emniyetini temin etmek de kolaylaşacak, hak ve hukukları korumak mümkün olacaktı. Ancak, Bediüzzaman ve talebeleri o günün şartlarında anlaşılamadığı veya anlaşılmak istenmediği gibi, bu günün şartlarında da hâlâ tam olarak anlaşılabilmiş değildik. Ama ne gam! Yeter ki, Allah razı olsun ve millet sağ olsun. Bu minval üzere devam eden sohbetimiz nihayete erdiğinde, gerçekler bütün çıplaklığıyla anlaşılıyordu.

Cumartesi öğleden sonra, muhtelif liselerde okuyan yetmiş civarındaki gençlerle sohbetimiz oldu. Aralıklarla üç saati aşan birlikteliğimiz, gelecek hakkındaki ümitlerimizi kuvvetlendirdi. Geleceğimiz emin ellerdeydi. Nesilden nesile aktarılan bu hizmet bayrağı devamlı dalgalanacak, Kıyamete kadar varlığını sürdürecekti. Genç Nur kahramanları bunun teminatıydı. Bizler, bütün istikametli ehl-i iman cemaatlerine karşı muhabbet doluyduk. Onların hizmetlerini alkışlıyor ve duacı oluyorduk. Aynı Nur çeşmesinden feyiz alan ve aynı kervanın yolcuları olanların da hizmetlerini tebrik ediyorduk. Mensubu olduğumuz şahs-ı manevinin anladığı  Nur mesleğinin de kara sevdalısıydık. Nur dershanelerini en önemli hizmet merkezleri olarak görüyorken, hayatın her alanına hitap eden sosyal faaliyetler ve neşriyat hizmetlerini de onun gibi önemsiyor ve icra ediyorduk. Bizi biz yapan ve kimliğimizi oluşturan farklılıklarımız vardı. Şahıs merkezli değil, kitaba endeksli ve meşveretle hizmet etmeyi esas alan bir gruptuk. Ancak, bu farklılıklar bir ayrılık değil, Nur hareketinin orijinalliğini korumayı temsil eden temel değerlerimizdi. Asya’dan Avrupa’ya, Amerika’dan Avustralya’ya kadar dünyanın bütün kıt’alarında mensupları ve hizmeti olan orijinal bir Nur cemaati idik. Kitleselleşmek adına cemaat kimliğini kaybetmek yerine, o kimliği koruyarak geniş kitlelere tebliğ yapmayı ve neticeyi Allah’a bırakmayı tercih ediyorduk. Gençlerle bu şekilde devam eden sohbetimiz gerçekten verimli olmuştu.

Pazar sabahı Ankara’ya dönerken, İnebolu kahramanlarını ve muhabbet fedailerini hizmetleriyle baş başa bırakmıştık. Vefat etmiş olan saff-ı evvel Nur Talebeleri bile onlara manen himmet ediyor ve manevi feyizleriyle onları cesaretlendirip gayretlerini arttırıyordu. Onlara ne mutlu!

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)  (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)