Babam, Çanakkaleli Hafız Sami adında bir mevlithanı çok severmiş. O da beni mevlithan yapmak için adımı Sami koymuş. Gerçi mevlithan olamadık ama, Cenab-ı Hak Risale-i Nurları tanımak ve ona hizmet yolunda hayatımı geçirmeyi nasip etti.
Yedi yaşıma girdiğimde, Ormanlı beldesinin içinde tek okul olan ilkokula başladım. Sınıfımızın öğretmeni ve okul müdürü olan Enis Hoca beni çok severdi. Oldukça çalışkan bir öğrenci sayılırdım. Kısa zamanda harfleri tanıyıp okumayı öğrenmiştim. Hiç unutmam, Enis Hoca değişik şerit kâğıtlara “Sami kapıyı aç, kapıyı kapat!” “Sami pencereyi aç, pencereyi kapat!” gibi ibareler yazdırıp, diğer öğrencilere okutuyordu.
Hiç unutamadığım hatıralarımdan biri de, bir gün bir kâse bal yiyerek okula gitmiştim. Bizim oraların balı tutan baldır. Fazla yediğin zaman dokunur. İlâç gibi az tüketilmesi lâzımdır. Okula gittiğimde, önce her taraf sarardı ve arkasından gözlerim kararmaya başladı. Ensemde müthiş bir ağrı ve ağırlık hissediyordum. Biraz sonra midem de bulanmaya başladı. Daha sonra başım da dönmeye başlayınca, bütün yediklerimi çıkardım. Biraz rahatlamıştım. Enis Hocam bu halimi görünce, o gün bana izin verdi ve köyüme döndüm. Ama bu olay bana iyi bir ders olmuştu.
Günler haftaları, haftalar ayları kovalıyordu. Hem okula gidiyor, hem de okuldan geldikten sonra özellikle hafta sonları hayvanlarımızı otlatmaya gidiyordum. Okulda altı ayım dolmuştu. Bu arada, köyümüze yakın Demirtaş denilen yeni bir ilkokul yapılmıştı. Bu okula nakil yapılarak iki ay da orada okudum. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)