İki binli yılların başından bu yana milletçe büyük imtihanlardan geçiyor, umumi musibet ve sıkıntıların değişik şekilleriyle eleklerden geçiriliyoruz.

Umumi musibetler umumun hatasından kaynaklandığından, masum ve mazlum olanlar da bu musibetlerden kurtulamıyorlar. Gerçi onlar Rahmet-i İlâhinin hazinesinden özel mükâfatlarını alacaklardır. Fakat, dünyevi noktadan masumların çektiği acı ve ızdıraplardan elem duymamak mümkün olmuyor.

Evet, kendilerini lâik ve çağdaş olarak tanımlayan ve irtica ile mücadele maskesinin arkasına saklanarak İslâm dini ve dindarlarla uğraşan bir kısım ehl-i dalâlet  insanlar yüzünden, Cenab-ı Hakkın başımıza taş yağdırmadığına şükretmek lâzım.

Ard arda gelen yangınlar, depremler, sel felâketleri, toplu ölümler, milyarlarca liralık uçak ve helikopter kazaları, salgın hastalıklar, genelde yaşanan geçim zorlukları ve buna bağlı olarak gittikçe artan boşanmalar ve sair musibetler, İslâm dininde yapılan ihmal ve gafletin sonucunda gelen İlâhi gazabın tezahürleri olarak görülüyor.

Bu musibetlerden kurtulmanın tek çaresi, milletçe ciddi bir nedamet ve pişmanlıkla Allah’tan af dilemek, ihmal ettiğimiz kulluk vazifelerimizi yerine getirmek, Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp birliğimizi kuvvetlendirmek, maksat birliğinde ittifak edip duaların tesirini sağlamak ve Allah’ın rahmetini celp edecek amellerimizi çoğaltmak ve bir de tedbir adı altında hizmetten geri çekilmek gibi gafletlere düşmemektir.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)