“Her şey zıddıyla bilinir.” kaidesiyle sıhhatin kıymetini ancak hastalıklar bize bildiriyor. Her ne kadar hastalıklar bir cihette İlâhi bir nimet ise de, iman ve Kur’an’a hizmet sıhhatli olmakla mümkündür. Onun için sağlığımızı korumak da hizmettendir. Ama her şeye rağmen hastalık gelirse baş göz üstüne demeli.

İnsan hastayken “Bir düzelsem, sağlığıma kavuşsam, elimden geldiği kadar hizmetlere sahip çıkacağım.”der. Sıhhatine kavuştuğu zaman ise gaflet basar ve verdiği sözleri çoğu zaman unutur. Fakat, kaybeden yine insanın kendisi olur.

Fakirlik de, zenginlik de insanoğlu için birer imtihan vesilesidir. Cenab-ı Hak ilmi isteyene, zenginliği istediğine verir. Zengin olunduğu zaman, onu Karun gibi kendi zekâsına ve kabiliyetine vermek doğru değildir. O bir ihsan-ı İlâhidir. Devamlı zengin kalacağını sanmak da ancak bir yanılgıdır. Onun içindir ki, Sevgili Peygamberimiz “Fakirlik gelmeden, zenginliğin kıymetini bilin.”ikazını yapıyor. İnsan, imkân varken asıl yatırımını âhireti için yapmalıdır. Herkes kendi ameli ve önceden göndereceği sevapları ile haşir neşir olacaktır. Sadece kazandığını yığmak, dünyaya yatırım yapmak akıl kârı değildir. Hizmette geri durmak da sadece sahibini sıkıntıya sokar. Çünkü, Cenab-ı Hak “Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder.”buyuruyor.

İnsanoğlunun  kıymetini takdir edemediği önemli konulardan biri de boş vakittir. Bediüzzaman Hazretleri “Bilseniz ki gayret ne kadar kıymetlidir, bir dakikanızı bile boşa geçirmezdiniz.”diyor. Atalet, yeknesaklık ve hareketsizlik yokluğa yakınlığı içindir ki, sahibini sıkar, hayatından şikâyet etmeye yol açar.

Ne zaman geleceği belli olmayan ve genç ihtiyar fark etmeyen ecel hakikati ise, her şeyin ötesinde insanı meşgul eden bir hadisedir. Ölüm döşeğine yattıktan, sekerat hali başladıktan sonra hayatını gözden geçiren ve binler teessüflerle, gafletle geçen hayatına kahreden insan en aldanmış insandır. Hakikatte insanın gerçek ömrü ancak bulunduğu andır. Zira, geçen zaman elden çıkmış, gelecek zamana çıkmaya ise elde senet yok. Bu vaziyette olan insan, dünya ve âhiret dengesini iyi kurarak hayatını değerlendirmek durumundadır. “Şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar gider.”diyen Bediüzzaman’ın tespitine iyi kulak vermeli, iman ve Kur’an hizmetine maddi ve manevi sahip çıkmayı, dünyaya gelişimizin gayesi bilmelidir.

asyanur.info  sam,cebeci.net  (YouTube-SAmi Cebeci videoları)

Views: 0