Hayat

BİRBİRİNDE FÂNİ OLMA SIRRI

Âhirzaman fitnelerinin girdabında boğulan ve bir kurtuluş çaresi arayan Müslümanlara kopmaz bir ip ve nurani bir zincir olan Kur’an-ı Kerimin, mânâ ve hakikatlerini ders veren, özellikle iman ile ilgili ayetlerine çağın anlayışına göre yeni bir yorum ve izah getiren Bediüzzaman; iman hizmetini ifa edecek hizmet erlerine, o hizmetin prensiplerini de ders verdi.

Bu ölçü ve prensiplerin her biri başlı başına önem ve ehemmiyete sahip olmakla beraber, tefâni denilen kardeşlerin birbirinde fâni olması prensibi, benim daha çok dikkatimi çekiyor. Bu hususta Bediüzzaman şu açıklamayı yapıyor: ” Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihar etmektir. Ehl-i tasavvufun mabeyninde (arasında) ‘fenâ fi’ş-şeyh, fenâ fi’r-resul’ıstılahatı var. Ben sofi değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte ‘fenâ fi’i-ihvan’ suretinde güzel bir düsturdur. Kardeşler arasında buna ‘tef’âni’ denilir. Yani birbirinde fâni olmaktır.  Yani, kendi hissiyât-ı nefsâniyesini unutup, kardeşinin meziyat ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır. Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir (kardeşliktir). Peder ile evlât, şeyh ile mürit mabeynindeki (arasındaki) vasıta değildir. Belki hakiki kardeşlik vasıtalarıdır.” (İhlâs Risalesi)

Gerçekten, kitapta var olan bu ölçüler hayata tatbik edildiği zaman, tatbik edene Cennet gibi manevi lezzetleri  tattırdığı halde, nefse en zor gelen bir hâl olduğu da bir vâkıadır. Fakat, bu prensipler kitapta kalsın diye değil, yaşansın diye yazılmıştır. Yaşayabilenlere ne mutlu!

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap