Tek partili diktatörlük yılları geride kalıp, demokrasiye geçildikten sonra rahat bir nefes alan ve Demokrat Misyonun şemsiyesi altında sür’atle gelişip yayılan dînî hizmetler, cemaat ve tarikatlar, kurdukları vakıflar, dernekler ve şirketleriyle, resmi ideolojinin bekçiliğini yapanların dikkatini çekti. Yeni yetişen nesillerin, dînî cemaat ve tarikatların gayretleriyle daha dindar olduğunu görüp, lâiklik ve ilkeler adına rahatsız olan bu odaklar, fiilen ortadan kalkan ilkeleri ve kanunları hortlatarak, cemaatleri ve tarikatları sindirmek ve yıldırmak için çok çalıştılar.

Halbuki, dinden ve dindardan bu vatana zarar geldiği ne zaman görülmüş? Şeyh Said isyanı, 31 mart ve Menemen olayları ise birer provokasyondu. Dindarları ezmek için hazırlanmış bir oyundu. 15 Temmuz 2016 kalkışmasının arkasında bile büyük devletlerin olduğu açık bir gerçekti. Türkiye, böyle oyun ve tuzakları defalarca yaşamış bir devletti. Bu olaylar üzerinden kimse İslâm dinine zarar veremez.

İslâm, üflemekle söndürülemeyecek kadar parlak bir güneş gibidir. Onu söndürmek için üflemeye çalışanlar, ancak divaneliklerini ilan etmiş olurlar. “Biz de Müslümanız ama…”diye söze başlayıp dine vurmak, Müslümanlıkla bağdaştırılamaz.

Evet, dinden hoşlanmayanlar, içlerindeki kin ve intikam duygularını ortaya koyacaklar ve her türlü yolu deneyerek samimi dindarları sıkıntıya sokacaklar. Fakat, dînî cemaat ve tarikatlara ne oluyor? Sanki yaptıkları iş suçmuş gibi, tedbir adı altında hizmetlerini tatil edip askıya alıyorlar, olacak şey değil!

Aslında, böyle musibetli zamanlarda hizmetleri katlamalı ki, bu ufunetli ve zehirli havanın tesiri kısa zamanda ortadan kalksın. Azıcık bir sıkıntı ve zahmeti görünce ortadan kaybolmak, korkup dağılmak, imanın verdiği cesaretle telif edilemez.

“Risale-i Nur şakirtleri (talebeleri) ise, Risale-i Nur hizmetini her belaya, her derde bir çare, bir ilaç bulmuşlar… Elbette bu dehşetli yeni belalara, musibetlere karşı da, yine Risale-i Nur’un hizmetiyle mukabele etmeliyiz.” (Kastamonu Lahikası s. 182)

Evet, Risale-i Nur Talebeleri, bu ve emsali düsturlara binaen, tedbiri, âzamî faaliyet ve hizmet içinde tedbir olarak gördüklerinden, sıkıntılı ve musibetli zamanlarda dahi hizmetlerini arttırarak devam ettirecekler ve ehl-i dalâlete karşı manevi ve ilmî cihadlarını sürdüreceklerdir. Ve gizli bir kutup gibi, sair ehl-i imana manevi bir kuvvet ve dayanak noktası olmaya devam edeceklerdir, inşaallah.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)