Bütün mülkün sahibi ve umum âlemlerin Rabbi olan Cenab-ı Hak, insanı varlıklar içinde en mükerrem ve en şerefli bir tarzda yaratarak, ona emsalsiz organ ve duygularla donatılmış bir vücut vermiştir. Geçici bir hayat için ruha arkadaş verilen bu beden, tamamen Allah’ın mülkü olup bize emanet olarak verilmiştir.
Göz, kulak, el, ayak, kalp, ruh, sır ve nefis gibi maddi ve manevi cihazlar, ancak onları veren Allah’ın rızasına uygun olacak bir tarzda kullanılabilir. Onun izin ve rızasının dışında kullanılması, emanete ihanet etmek anlamına gelir. Her biri kendi makamında emsalsiz bir yeri ve değeri olan bu organlar içinde, etrafımızdaki varlıkları görmeye vesile olan gözlerimizin ayrı bir yeri ve değeri vardır.
Varlıklar içinde en kıymetli olan ruhumuzun bu âlemi seyretmesi için bir pencere olan göz nimeti, arı misali varlıklara san’atkârı hesabına bakıp özünü alarak, kalp kovanında iman balını yapmakla mükelleftir. “Ne güzel!” yerine “ne güzel yapılmış!” nazarıyla bakmak gözün birinci vazifesidir.
Diğer organlar gibi, göz ile elde edilen sevapların derecesi nispetinde inkişaf ederek, cennetin sonsuz nimetlerini seyredecek olan bu organımız, veriliş maksadının dışında kullanıldığı ve günahlara âlet edildiği takdirde körelecek ve kendine mahsus azaplara maruz kalacaktır. Bahsi geçen bu inceliği gayet iyi bilen müminler, Kur’an-ı Kerim’in irşadı istikametinde göz nimetini kullanırlar ve emanete riayet ederler.
Kur’an-ı Kerim ile muaraza eden sefih Batı medeniyeti ise, bütün organ ve duyguları veriliş maksadının dışına sevk ederek emanete hıyanet ettirir ve insanlığın hem dünya hem de âhiret saadetinin mahvına sebep olur. Bu hakikatleri veciz bir üslup ile ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, sefih medeniyet için der ki: “Beşerin ağzına yalancı bir dil koymuş, hem insanın yüzüne fâsık bir göz takmış, dünyaya bir âlüfte (sevgi delisi bir kadın) fistanını giydirmiş, hüsn-ü mücerret (manevi güzellik) tanımaz.” (25. Söz)
Gerçekten, hak dinin irşadından gözünü kapayan ve nefsâni bir nazarla etrafına baktıran sefih Batı medeniyeti, insanların tabiatını ve fıtratını tahrip edip, çok yalancı bir dili ağzına koyduğu gibi; kendisine meftun olanların yüzlerine de günahkâr gözler takmıştır. Sinema, dans ve tiyatro gibi diğer sefahat oyunlarıyla, alabildiğine insanları günah bataklığına sürüklemiştir. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0