Bütün semâvi dinlerde adı geçen ve insanların onun şerrinden sakınması istenilen deccalın lügat anlamı: Kıyamet kopmadan önce gelen, hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı birbirine karıştırarak İslâm dinini ortadan kaldırmaya çalışan ve bütün dinlere savaş açan çok yalancı, aldatıcı, hilekâr ve sahtekâr kimse demektir.
Âhirzamanda gelerek maddi ve manevi çok büyük tahribat ve yıkımlara sebep olacak olan deccal fitnesine karşı ümmetini ikaz eden Peygamber Efendimiz (asm), bu hususta bir çok Hadis-i Şeriflerle ihbarda bulunmuştur. Fakat, rivayet edilen Hadis-i şerifler müteşabihat ve temsiller nev’inden olduğundan mânâları tam anlaşılamamış ve insan aklının almayacağı bir şekil almıştır. İşte, kıyamet alâmetlerinden olan bu çeşit Hadisi-i şerifleri, ilimde kuvveti ve derinliği olan büyük âlimler, onların hakiki tevil ve yorumlarını yapmışlardır. Bu asırda onlardan birisi olan Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de böyle hadislerin doğru yorum ve tevillerini yapmıştır.
Meselâ; 5. Şua adındaki eserinde zikrettiği hadislerden birisini şöyle yorumlamaktadır: “Rivayetler, deccalın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki; bütün ümmet istiaze etmiş. (Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez) Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların deccalı ayrıdır. Hatta bir kısım ehl-i tahkik Hazret-i Ali’nin (r.a.) dediği gibi demişler ki, onların deccalı Süfyan’dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin büyük deccalı ayrıdır. Yoksa büyük deccalın cebr ve ceberut-u mutlakına (mutlak baskısına) karşı itaat etmeyen şehit olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz.” (Şualar s. 504)
Devamında da, diğer bir rivayet var ki: “Süfyan (İslâm deccalı) büyük bir âlim olacak; ilim ile dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar.” Bunun bir tevili budur ki: “Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vâsıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle (zekâsıyla) ve fenniyle ve siyasi ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin aklını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri (öğretmenleri) kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden (sıyrılan) maarifi (Milli Eğitimi) rehber edip, tamimine şiddetle çalışır.” demektir.” (Şualar s. 504) Bu hususta bir hayli başka rivayetler de vardır. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0