İnsan aklı âhiret âlemlerine ait meseleleri hep bu dünya ölçüleriyle mukayese etmeye çalışıyor. Hâlbuki, âhiret ve cennet âlemlerinin kanunları bu dünyaya göre değil, kendine göredir. Allah (c.c), her âlemin kanunlarını farklı şekillerde tanzim etmiştir.

İnsanın cennet âlemleri için merak ettiği konulara, Kur’an ve Hadis-i şerifler ışığında tatminkâr açıklamalar yapan Bediüzzaman Hazretleri, cennet diyarında insan bedenlerinin ruh gibi ölümsüzlük özelliği kazanacağına dair izahlar da yapmıştır. Risale-i Nur tefsirlerini okuyanlar bunlar hakkında bilgi sahibidirler. Ancak ondan haberi olmayanların da bu hususta bilgi sahibi olmaya hakları vardır.

İnsan bedeninin bu dünyada neden ölüme maruz kaldığına ilmi bir cevap veren Bediüzzaman meâlen, vücuda giren maddelerle çıkanların arasındaki dengenin bozulmasından ileri geldiğini söyler. Zira çocuk yaşından kemal yaş olan kırka kadar vücuda girenler çoktur. Ondan sonra giderler fazlalaşır ve denge bozulur, bundan dolayı beden de ölür. Tıpkı bir havuzun gelir borusunun dar, gider borusun geniş olmasından bir müddet sonra kuruduğu gibi. Harici bir kaza veya hastalık olmadan ölenlerin durumu böyledir.

Cennet âleminde ise, bedendeki zerreler sabit kalıp, toplanmak ve dağılmak yoktur. Sadece lezzet almak için cennet nimetleri yenilir ve içilir. Veyahut vücuda girenlerle çıkanlar dengede ve eşit olduğu için, ölüme maruz kalmak söz konusu olmaz. İnsan ruh ve beden birlikteliğinde sonsuza kadar cennet nimetlerinden istifade eder. Bu dünyada ölümün, cennette ise ölümsüzlüğün bundan daha güzel izahı olamaz.

Cehennemlik olanların da bedenlerini teşkil eden zerreleri birbiriyle uyumlu olduğu için, onlar da ölüme maruz kalmazlar. Ancak inkârları yüzünden kâfir ve münafıklar, inandıkları halde inancının gereğini yerine getirmeyen aşırı günahkârlar, azap içinde azapta kalırlar. Ölmek isteseler de ölemezler. Zira ölüm ötesi, ölümsüzlük ülkesidir.

www.asyanur.info

Views: 0