Kâinatın uçsuz bucaksız sonsuz fezasında baş döndürücü bir sür’atle döndürülen gezegenlerden sadece birisi olan dünyamız, üstündeki bütün varlıklarla birlikte kendine tayin edilen bir sona doğru hızla yaklaşmaya devam ediyor.
Her ağacın veya her bir insanın bir gençliği, ihtiyarlığı ve ölümü olduğu gibi, büyük bir ağacı veya bir insanı andıran bu kâinatın dahi fıtrî bir eceli vardır. Tekâmül kanununa tabi olan hiç bir varlık, bu fıtrî sondan kendini kurtaramaz. Kıyamet denilen hakikat, kâinatın daha mükemmel bir surete inkılap etmesi ve âhiret şekline dönüşmesi için ölmesinden başka bir şey değildir.
Yaklaşık beş milyar yıllık ömrü olduğu tahmin edilen dünyamız da, o fıtrî sonun ilk muhatabıdır. Zaten, her an içi zelzeleli ve her an dağılmaya ve parçalanmaya müsait bir yapıya sahip olan yerküre, tamamen ihtiyarlamış bir görüntü sergilemektedir.
Böylesine yıpranmış ve ihtiyarlamış olan bir dünya üzerinde yaşayan ve her an başka âlemlere göç etmeye hazır olan insanların büyük ekseriyeti, sun’i gündemlerin peşinde ömür tüketirken, gerçek gündeme karşı gözlerini yumarlar ve unuturlar. Deve kuşu gibi başlarını kuma gömerek, her insanın şahsi kıyameti olan ölüm hakikatini görmezden gelirler.
Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, kırk kişiden bir kaç kişinin âhiretini kazanarak gittiği ve diğerlerinin kaybettiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bu zaman, âhirzaman olarak tanımlanıyor. Ve bütün ümmet, Âsr-ı Saadetten günümüze kadar bu asrın şerlerinden ve fitnelerinden Allah’a sığınarak gelmiş. Bin cihetle günahların etrafımızı sardığı ve geçmiş zamanlarda benzeri görülmemiş günahların ve fitnelerin kol gezdiği bir zamanda yapılması gereken en önemli vazife, sür’atle değişen sun’i gündemler arasında, hiç bir zaman değişmeyen gerçek gündemi takip etmek ve şahsi kıyametine her an hazır olmaktır. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
