=DÜNDEN DEVAM: 23 sene önce gerçekleşen bir seyahat yazısı)
Çok yoğun bir hizmet programı bitmiş ve artık Türkiye’ye dönüyorum. 12/15 de THYolları uçağına yetişmek için Alâeddin Hoca bize yardımcı oluyor. Gittiğimiz gün ve dönüş tarihinde her cihetle bize sahip çıkıp, yardımını esirgemeyen Alâeddin kardeşimize en kalbî teşekkürlerimi arz etmek isterim.
Nihayet vedalaştık ve uçağa bindik. Koltuk arkadaşım ve yeni tanıştığımız Kemal Kaya ile koyulaşan sohbet bitmeden İstanbul’a indik. Ne büyük nimet.
Bu arada bir şey dikkatimi çekti. Türk Hava Yolları ikram ettiği yiyeceklerde domuz eti ve yağı bulunmadığını bildiren Türkçe, İngilizce ve Fransızca yazılı bir metni ikramın arkasına koymuştu. Bu uygulamayı tebrik ediyorum. Çünkü, gidişimizde böyle bir ikaz olmadığı için, ikram içindeki sosisleri yememiştim. Yerinde bir teşebbüs. Ancak, namaz için uçakta küçük bir mekan ayrılsaydı daha güzel olurdu. Bu olmadığı için, öğle namazını koltukta kılmak zorunda kaldık.
Bir başka nokta ise, Yeşilköy Hava Alanında transit yolcular için namaz kılacak bir yerin olmayışı da bir eksiklik olarak görülüyor. Diğer iç hat yolcular için var olan mescidin, dış hatlardan gelen yolcular için de hazırlanmasını temenni ediyorum. Bu noksanlık yüzündendir ki, ikindi namazını pasaport bölümündeki küçük bir yerde, bir memurun yardımıyla kılabildim.
Diğer bir husus; Düsseldorf ve Viyana hava alanlarını gördükten sonra, milletler arası bir hava alanına sahip olan İstanbul’un, onlardan daha mükemmel bir hava alanına ihtiyacı olduğunu gördüm. Âdeta dünyanın merkezi durumunda olan İstanbul’un, her yerden fazla buna lâyık olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte ve her şeye rağmen, ülkemizin çok cihetlerle geliştiği ve Avrupa ile yarışacak güçte olduğu gözleniyor. Hem maddi hem de manevi cihette var olan potansiyel güç organize edilebilirse, Batlı devletleri geçmek zor olmasa gerek.
Bediüzzaman “Onlar, kâh öküz arabasına binmişler, yola gitmişler. Biz birden bire şimendifer ve balon gibi mebadiye bineceğiz, geçeceğiz. Belki cami-i ahlâk-ı hasene olan hakikat-i İslâmiyenin ve istidad-ı fıtrinin, feyz-i imanın ve şiddet-i açlığın hazma verdiği teshil ile fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki, vaktiyle geçmiştik.”ifadeleri bu mâanâyı destekliyor.
Evet, sekiz gün süren Avusturya ziyareti ve bizde bıraktığı intibalar bunlar. Bu vesileyle orada İslâm dininin yayılması, yaşanması ve kendi kimliklerinin korunması için gayret gösteren dâvâ arkadaşlarımı ve bütün din kardeşlerimizi hizmetlerinden dolayı yürekten tebrik ediyor ve muvaffak olmaları için dua ediyorum.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)