(Dünden devam)

Müslüman bir millet oluşumuzun Avrupa Birliğine girmemize bir engel teşkil etmediğini, Avrupalı liderlerin bir kısmı da sürekli söyleyip duruyorlar. Zaten, herhangi bir engel olsaydı, başta NATO olmak üzere diğer birliklere dahil etmezlerdi. Asıl problemin, temel hak ve hürriyetlerin yeterli derecede kullandırılmaması ve demokrasi eksikliğinin olduğunu ifade etmeleri de çok anlamlıdır.

Evet, Hem Avrupa’da ve hem de ülkemizde, Avrupa Birliğine girmemizi istemeyen bir çok mahfil ve merkezler vardır. Özellikle ülkemizde, tam ve ileri demokrasinin uygulanması halinde saltanatı ve rahatı bozulacak olan güç merkezleri ve onların sözcülüğünü yapan sivil görünümlü bir kısım parti ve medya kuruluşlarının varlığı gözlerden kaçmıyor. Hem Avrupa Birliğine hararetle girmek istiyor gibi görünüp, hem de birliğe girmemizi engellemek için her türlü tezgâh ve oyunları oynamaktan çekinmeyen bu odaklar, kozlarını sonuna kadar kullanmakta kararlılar.

10 Aralık 1999 tarihinde, o zamanki cumhurbaşkanı sayın Süleyman Demirel’in gayretleriyle, Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de başbakanın attığı imza ile, Türkiye o zaman geriye dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Avrupa Birliğine önce aday adayı bir ülke statüsü kazanmıştır. 2004 yılında da resmen aday bir ülke konumuna gelmiştir. Bahsi geçen kazanımın peşini her şeye rağmen bırakmamak lâzımdır. Zira, Türkiye’nin geleceği böyle bir birliğe girerek, ekonomisini ve demokrasisini geliştirmeye bağlıdır. Zaten, yurt dışı ticaretimizin yüzde ellisi, Avrupa Birliği üyelerine yaptığımız satışlardan meydana gelmektedir. Evet, büyük bir medeniyet projesi olan Avrupa Birliği, her şeye rağmen değişmeyen hedeflerimizden biri olmalıdır.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0