Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken, özellikle birinci meclisin teşkilinde milletin bütün dengeleri dikkate alınmış, Mevlevi ve Nakşi şeyhlerinden, millet nezdinde itibarlı ve nüfuzlu ileri gelen hocalara kadar her kesimin desteği alınmıştı.
Kurtuluş Savaşının devam ettiği o günlerin manevi atmosferini dikkate alan ve “Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum.” parolasıyla aslanlar gibi düşmana saldırıp, işgal kuvvetlerini Anadolu topraklarından söküp atan ve tarihinde esaret nedir bilmeyen kahraman ve cengaver bir milletin dinî hislerini okşayacak beyanat ve icraatlarda bulunan devrin idarecileri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışını bile bu manevi havaya uygun olarak gerçekleştirmişlerdi.
Meclisin açılışından iki gün önce, 21 Nisan 1920 günü Mustafa Kemal imzasıyla yayınlanan bir genelgede, Meclisin açılışının Cuma gününe denk getirilerek, bu günün mübârekiyetinden istifade olunacağını, o güne kadar memleketin her tarafında hatm-i şerifler ve Buhari-i şerifler okunacağı ifade edilmiş ve yüce hilâfet ve saltanat makamının kurtarılması en büyük gaye olarak gösterilmiş ve bu maksatla milletin birlik ve beraberliğini koruyarak Meclise sahip çıkılması istenmiştir.
23 Nisan 1920 Cuma günü geldiğinde, Meclisten topluca Hacı Bayram Camiinde Cuma namazı kılınmış, Mustafa Kemal başta olarak bütün mebuslar tekbirler ve salâvatlarla halkın eşliğinde Meclise gelinmiş, Meclis önünde dualar edilerek, kurbanlar kesilerek Meclise girilmiş ve bu manevi atmosfer içinde Meclis açılarak faaliyete başlanmıştır.
Daha sonraki zamanlarda Meclis başkanlığını, başkomutanlığı ve cumhurbaşkanlığı makamlarını şahsında toplayan Mustafa Kemal, gücüne güç katmak ve kafasında planladığı devrimlere fetvacı yapmak maksadıyla bir çok hocaları etrafında topladığı ve desteğini aldığı gibi; İstanbul’u işgal eden İngilizlere karşı kahramanca mücadele veren ve Anadolu’daki Kurtuluş Savaşını isyancılar olarak tanımlayan Osmanlı Diyanet Teşkilatının fetvasına karşı, düşman silahlarının gölgesinde verilmiş olan bu fetvanın geçersiz olduğunu söyleyerek karşı fetva veren ve Kurtuluş Savaşını destekleyen doğunun seçkin âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini “Böyle kahraman bir hoca bize lâzımdır.” diyerek, şifreyle bir kaç defa Ankara’ya dâvet etmiştir. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale- i Nur dersleri)
Views: 0