Ereğli demir ve çelik fabrikasında çalışan arkadaşların çoğu gibi, çantamızı Risale-i Nur ve yeni Asya yayınları ile dolduruyor, mesai arkadaşlarımıza satarak onları şuurlandırmaya ve derslere getirmeye çalışıyorduk. Bu faaliyetler çok cesurca hizmetlerdi. Allah da bizleri koruyordu. Hasretle hatırladığımız hizmetin o ilk yıllarında ne güzel faaliyetlere şahit olmuştuk. Vakıf ağabey götürdüğümüz insanlarla yakından ilgileniyor, feyizli dersler yapıyor, bazen de halka açık konferanslar veriyordu. Cemaatin ihlâs, uhuvvet, birlik ve beraberlik duyguları ve hizmet etme heyecanı doruk noktasındaydı.
Risale-i Nur ve cemaati tanımamın üzerinden bir yılı aşkın bir zaman geçmişti. Bahsi geçen gayretli hizmetlerle çalışmaya devam ederken, 02 Nisan 1971 günü, Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin vefat haberi geldi. Hemen bir minibüs kiralayarak müsait arkadaşlarla o gece İstanbul’a hareket ettik. Sabah namazında Kız Taşı semtinde bulunan ve Nur Taşı adı ile bilinen dershanemize ulaştık. Yolda sabah namazımızı kılmıştık. Dershanede, Anadolu’nun değişik il ve ilçelerinden gelenlerle ders yapılıyordu. Bizler de iştirak ettik. Daha sonra, Zübeyir Ağabeyin cenazesinin bulunduğu Kirazlı Mescit sokaktaki Süleymaniye dershanesine gittik. Orada, ilk defa Bayram Yüksel, Mustafa Sungur Ağabeyleri, Kırkıncı Hocayı ve diğer ileri gelen Nur Talebelerinden bazılarını gördüm. Zübeyir Ağabeyin yüzünü açtılar. Sanki uyuyan bir insan görüntüsü vardı. Hepimiz hayret ettik.
Öğlen namazı öncesi Fatih Camisinin musalla taşına konulan Zübeyir Ağabeyin başında, bir grup arkadaşlarla Yasin-i Şerif ve Cevşen okumaları yaparken, bir anda rüzgâr esmeye ve avludaki çınar ağacı sağa sola sallanmaya başladı. Ortalık toz duman olmuştu. Rüzgârla gelen bir bulut parçasından yağmur yağmaya başladı. Caminin saçaklarına saklanmak durumunda kaldık. On veya on beş dakika yağdıktan sonra bulut gitti ve yağmur kesildi. Bir daha da yağmadı ve akşama kadar hava güllük gülistanlık oldu. Sanki, Zübeyir Ağabeyin arkasından ağlamak ve onu uğurlamak için gönderilmişti. Öğle namazından sonra, Türkiye’nin her tarafından gelen yaklaşık yirmi beş bin kişilik muazzam bir kalabalıkla cenaze namazı kılındı ve eller üzerinde Fatih Camisinden Eyüp Sultan Kabristanına kadar taşındı. Hiç unutmam, merhum Ali Uçar Ağabeyle birlikte muhtelif aralıklarla tabutu taşırken, Zübeyir Ağabey gibi, son nefesime kadar bu iman ve Kur’an hizmetinde istihdam edilmem için Allah’a dualar ediyordum. Sonradan dualarımın kabul edildiğini gördüm ve aynı çizgi üzerinde yarım asırdan fazla bir zamandır Nur hizmetine devam ederek geldim, elhamdülillah.
Zübeyir Ağabeyi, Eyüp Sultandaki istirahatgâhına tevdi ettikten sonra tekrar Ereğli’ye doğru yola çıktık. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-SAmi Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 1