TOPLUMLARDA YALAN RAĞBET GÖRDÜ
Dünya

TOPLUMLARDA YALAN RAĞBET GÖRDÜ

Reklam

Her insan doğuştan İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonradan annesi, babası ve çevresi tarafından ya İslâm ya Hıristiyan ya da Yahudi ve putperest gibi hayatını devam ettirir.

İslâm’ın temeli sıdk ve doğruluk üzerine kuruludur. Hak ve hakikati tasdik etmek dinimizin temelidir. Yalan ise, hak ve hakikati red ve inkârdır. Yalan, insan fıtratına aykırıdır. Bu bakımdan, insan yalan söylediği zaman hisleri harekete geçer ve yüzü kızarır. Böylece kendini ele verir. Gayet soğuk kanlılıkla yalanı yüzü kızarmadan doğruymuş gibi söyleme alışkanlığı kazananlar da, yalan makinesiyle tespit ediliyorlar. Yalan, münafıkların en birinci alâmetidir. Gerçek bir Müslüman asla yalan söyleyemez. Konuştuğu zaman mutlaka doğru söyler. Doğruyu söylemesi doğru olmadığı zaman da susar.

İslâm dünyası doğru Müslümanlarla doluydu. Ancak son yüz küsur senedir meydana gelen manevi tahribatlardan dolayı, İslâm toplumları da yaralandı. İmanlar zaafa uğradı. Müslümanca yaşantı zedelendi. Doğruluk ile yalancılık birbirinden ayırt edilemeyecek kadar iç içe girdi. Özellikle siyaset yalana fazla revaç verdi. Dolandırıcılık ve sahtekârlık gibi Müslüman toplumlarda olmaması gereken haller yaşanır hale geldi. Pembe yalanlar, kuyruklu yalanlar derken toplum hayatının düzeni bozuldu.

Bir kısım ailelerde eşler birbirine, çocuklar anne ve babalarına genelde yalan söylerken, devlet milletine, millet de devletine gerçekleri söyleyemez hale geldi. Milletçe vergi kaçırmalardan, devleti dolandırmaya kadar varan suistimaller birbirini kovaladı. Hâlbuki, devlet malında tüyü bitmemiş yetimlerin bile hakkı varken, millet fertlerinin veya devleti yönetenlerin buna tevessül etmesi ne kadar acı bir durum! Âhirette bunun hesabı nasıl verilecek, hiç düşünülmüyor mu?

En garip olanı ise, tahkiki iman dersleri almış olan bazı kişilerin bile yalana tenezzül etmesi, başkaların da bildiği meselelerde gerçekleri saklaması, ne ile izah edilebilir?

Sevgili Peygamberimiz (asm) tam bir doğruluk timsaliydi. Hayatı boyunca bir defa bile bir yalanına şahit olunmamıştı. Ne peygamberlik öncesi ve ne de peygamberlik sonrası. Ona ümmet olmak dâvâsında olanlar, yeniden aslına ve köklerine dönmeli, toplumun irşadı ve ıslahı için işe kendinden başlamalıdır. Doğruluğu toplum hayatında ihya ederek, maddi ve manevi hastalıkların tedavisine çalışılmalıdır. Dünyayı değiştirmek isteyenler, değişimi önce kendinden başlatmalıdır. Bunu başka çaresi de yoktur.

www.asyanur.info

Reklam

Yorum Yap