(Dünden devam)

Oruç ibadetini sadece mideyi aç bırakarak tutmak yeterli değildir. Mükemmel bir oruç için bütün duygulara, göze, kulağa, dile, hatta akıl ve hayal gibi duygulara da bir nevi oruç tutturmak gerekir.

Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi. “Meselâ; dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak; o lisanı tilâvet-i Kur’an ve zikir ve tesbih ve salâvât ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek. Meselâ; gözünü nâmahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur’an dinlemeye sarf etmek gibi, sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır.” (Mektubat s. 391)

Oruç ibadeti, aynı zamanda bedenin yıllık bakıma alınması ve revizyondan geçmesi gibidir. “İnsan, kendi dişiyle kendi mezarını kazar.” diye bir tabir vardır. Rastgele yemek yiyen insanlar kendi vücutlarına bilerek zarar vermektedirler. Hem de tok olduğu halde tekrar yemek yiyen ve tıka basa mideyi dolduranlar, çeşitli hastalıklara davetiye çıkarmaktadırlar. İşte oruç, insana disiplinli yemek yemeyi öğretir ve sabra alıştırır. Midenin açlıkla mânen ağlamasına bedel, diğer duyguların mânen gülmesine, mânevi feyiz ve nurlara mazhar olmasına vesile olur.

Ramazan-ı Şerifteki oruç ibadeti, nefsin ıslah ve terbiye edilmesi noktasından da en büyük ve en önemli bir ibadettir. Yaratılıştan imtihan olmasının gereği olarak, Yüce Allah’ı tanımak istemeyen ve âdeta Onunla rekabet ederek, kendisi rububiyet dâvâ eden insan nefsi, oruçla kendine gelir ve gerçek anlamda kul olduğunun şuuruna varır. Bu hakikati ifade için nakledilen bir hadis-i kudsiye göre: “Cenab-ı Hak, nefsi yarattığı zaman ona sormuş ‘Ben kimim, sen kimsin?’ İnsan nefsi demiş ‘Ben benim, Sen de sensin.’ Hangi azabı nefse vermişse, inadından hiç vazgeçmemiş. Ne zaman ki nefsi aç bırakmış ve yine sormuş ‘Ben kimim, sen kimsin?’ O zaman nefis demiş ‘Sen benin merhametli Rabbimsin, ben de Senin âciz bir kulunum.’ Açlık azabı ile ancak kul olduğunu anlamış ve inadından vazgeçerek, Yüce Allah’ın Rab olduğunu kabul etmiş.”

Evet, binlerce maddi ve mânevi hikmetleri ve faydaları olan Ramazan-ı Şerifteki oruç ibadeti, Âlemlerin Rabbi olan Allah tarafından o hikmetlere binaen emredilmiştir. Fakat, bizler oruç ibadetini fayda ve hikmetleri için değil, Allah emrettiği için tutmamız gerekir. Çünkü, ihlâs hakikati böyle olmasını gerektirir.

(Not: Mübarek Ramazan-ı Şerifin, hem milletimiz, hem İslâm dünyası, hem de bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ederiz.)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0