Geçmişte meydana gelen bir çok imtihanları aşarak istikamet üzere bu günlere gelmiş olmak, bundan sonra da aynı başarıyı muhakkak göstereceğimiz anlamına gelmez. Hadis-i şeriflerin beyanına göre “İhlâs sahipleri de her zaman büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” Bu yüzden Cenab-ı Hak hepimizi tehlikelere düşmekten rahmetiyle muhafaza etsin. Geçmişte ve şimdi de olaylar esnasında zıtlaşmalar ve tarafgirlik meydana gelir, insanın bakış açısı değişir ve hüsn-ü zan yerine su-i zan öne çıkarsa, her şeye bir kulp takılır ve her yapılana yanlış bir yorum yapmaya başlanır.
Böyle durumlarda etrafındakileri korumak adına, iman ve insafla bağdaşmayacak ağır ithamlara kadar iş dayandırılır. Vicdanen yanlış yaptığının farkında olduğu halde, dışarıya karşı demagoji ve cerbezeli sözlerle ne kadar haklı ve doğru yolda olduğunu ispatlamaya çalışır. Hataya düşmüş olabileceğini asla kabul etmez. İhlâs kırılınca menfi hisler galeyana gelir. Muhakeme dengesi bozulur. Konuşma adabı tahrip olur. Yüksek perdeden konuşarak ve bağırarak haklılığını kabul ettirme hastalığı baş gösterir. Eğer şahsi nüfuzu da varsa, onu kullanmakta hiç beis görmez. Başkalarını batırmak için çırpındıkça kendisi batar. Zarar verdikçe zarar görür. Muhaliflerini nazardan düşürmeye çalıştıkça kendisi nazardan düşer. Bir zamanlar melek gibi bilinen böyle insanlar tanınmayacak bir hale gelir. İnsanın havsalası almaz, şaşırır kalır.
Böylesine dehşetli bir akıbeti Bediüzzaman şöyle tespit eder ve haber verir: “Samimi ihlâsı kıran adam, bu hılletin gayet yüksek kulesinin başından sukut eder. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var; ortada tutunacak bir yer bulamaz.” (Lem’alar s. 167) Böyle bir duruma düşmekten Allah bizleri ve bütün kardeşlerimizi muhafaza etsin, amin.
Böyle zamanlarda menfi duygularımızı öne çıkarmamak ve insaf ölçülerini aşan tenkitlerle, bu duruma düşenleri yerden yere vurmamak lâzımdır. Çünkü, Bediüzzaman’ın dediği gibi “Asıl hüner, kardeşini fena gördüğü zaman onu terk etmek değil, daha şiddetli muhabbetle onu kurtarmaya çalışır.” Fakat, her şeye rağmen gidene de bir şey yapmak mümkün değildir.
“Benim ümmetimin ekseriyeti yanlışta ittifak etmez.” hadis-i şerifine riayetle birlikte, ferdî veya cemaatî imtihanlarda, her zaman nefis muhasebesi yapmayı unutmamak en hayatî ve vazgeçilmez prensibimiz olmalıdır. Başkalarını da kınamamak icap eder. Zira, aynı durumlara düşme ihtimali söz konusu olabilir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)