İman ve İbadet

İRADE, MEYELAN VE TASARRUF

İslâm tarihi boyunca, Ehl-i Sünnet vel Cemaat ile Mutezile ve Cebriye başta olmak üzere, haktan sapan fırkaların arasında çok sert tartışmaların meydanı olan kader meselesi, Ehl-i Sünnet âlimleri arasında bile farklı yorumlara sebebiyet veren çok ince ve derin bir iman esasıdır.

İnsan aklının anlamakta zorlandığı ve ihata edemediği kader mevzusunda, Peygamber Efendimiz (asm) meâlen “Kader meselesini çok kurcalamayın ve üzerinde lüzumundan fazla tartışma yapmayın.”buyurmuştur.

Kelâm âlimlerinden Sâdettin-i Taftezanî Hazretleri,, Kader meselesini kırk elli sahifede izah etmiş fakat “Yalnız âlimler okusun. Halk okursa zarar görür.” diyerek, maksadını ancak âlimlere anlatabildiği bu ince meseleyi, Bediüzzaman Hazretleri bir kaç sahifede, hem de her kesin anlayabileceği bir tarzda izah ve ispatına muvaffak olmuştur.

Ehl-i Sünnet Vel Cemaat, itikadda iki mezhep imamına tâbidirler. Biri, İmam-ı Mâtüridi, diğeri İmam-ı Eş’ari Hazretleridir. Kadere iman esasını aynı çerçevede izah eden bu iki büyük imam, teferruat noktalarında farklı yorum yapmışlar, fakat bir adım sonra yine birleşmişlerdir.

İşte, âhirzaman müceddidi olan Bediüzzaman Hazretleri, Ehl-i Sünnet arasındaki ittifaklı meseleleri tasdik, ihtilâflı olanları da tashih etmek suretiyle , mühim vazifeyi yerine getirmiştir.

İnsanın irade-i cüz’iyesindeki meyelanı, harici vücudu olmayan ve itibarî bir şey olarak gören İmam-ı Mâtüridi, onu kulun eline vermiş. İmam-ı Eş’ari ise, o meyelana mevcut nazarıyla baktığı için kulun eline vermemiş. Fakat, o meyelandaki tasarrufu itibarî bir şey olarak kabul ettiğinden, o tasarruf kulun elindedir, demiş. Bediüzzaman ise, hem meyelan, hem de tasarrufu bir emr-i nisbi olarak görmekte ve her ikisinin de harici vücudu olmadığını söylemektedir

Harici vücudu olmayan bir şey, itibarî olma özelliğinden dolayı tam illet istemez. İrade ve tercihinde  hürdür. İsterse, istediği şeyi yapar, istemezse yapmaz. Kur’an ona “Şu şerdir, yapma!”dediği zaman, tercihini olumlu veya olumsuz yönde kullanabilir. Mesuliyeti de kendi iradesi yüklenir.

Meselâ, bir çekirdeğin etrafında güneş, hava, su ve toprak denilen dört sebep bir araya geldiğinde, tam illet gerçeklemiş olur ve irade ve kudret-i Rabbani ile o çekirdek, ister istemez bir ağaç olur, meyve verir. Çünkü iradesi yoktur. Fakat, itibari bir şey olma özelliğine sahip olan insandaki cüzî iradedeki meyelan ve tasarruf, harici vücudu olmadığı için, tam illet gerektirmediğinden dolayı, istediğini yapmakta serbesttir. Günah ve cezayı gerektiren işler yaptığı zaman, elbette sorumluluğu da bizzat kendisi çeker. Bu incelikleri fark etmek lâzımdır.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

 

Reklam

Yorum Yap