(Dünden devam)
Geçen günlerden birinde yeni tanıştığımız bir esnaf ile konuşuyorduk. Muhtelif konuları konuşurken bir ara söz namaza geldi. “Beş vakit ile aran nasıl?” diye sordum. “Üç tane mağazanın işlerini takip, eksiklerini tedarik etmekten ancak Cuma namazını kılabiliyorum. Beş vakit namaz kılmaya vakit bulamıyorum. Zaten kimsenin malında mülkünde, namusunda ırzında gözüm yok. Diğer haram olan şeylerden de uzak durmaya çalışıyorum. Bir tek kusurum beş vakit namaz kılamamak. Onu da inşaallah Allah affeder. Dinimiz de hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışmaya emretmiyor mu? “dedi.
Bu tarz konuşmalar genelde beş vakit namaz kılamayanların klasik konuşma tarzlarıydı. Dedim ki: “Bu cihetten haklısın. Çünkü, bu zamanda İslâm dininin yükselmesi ve yayılmasının önemli bir şartı maddi olarak zenginleşmektir. Her şey büyük oranda paraya dayanmaktadır. Fakat, İslâm dini, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışırken, hemen ölüverecekmiş gibi de âhirete çalışmayı emrediyor. Sahip olduğumuz şeyler bizimle kabre kadar gelir, oradan geri döner. Dostlarımız ve malımız gibi. Kabirden öteye ancak iyi veya kötü amellerimiz bizimle beraber gider. İyi amellerin başında ise beş vakit namaz gelir. Her Müslümanı her gün ilgilendiren tek ibadet beş vakit namazdır. Çünkü, İslâm dininin beş şartından birisi olan oruç yılda bir ay ve sadece Ramazanda, zekât ile Hac ibadeti için zengin olmak şartı da var. Geriye kalıyor günlük zengin ve fakir her mümini ilgilendiren beş vakit namaz. O da, her günkü ömrümüzden yirmi dört saatten bir saatimizi alıyor. Yirmi üç saati fâni olan dünyaya sarf ediyoruz. Hadis-i şeriflere göre namaz dinin direğidir. Kim beş vakit namazını kılarsa dininin direğini dikmiş olur. Kim de kasten terk ederse onu yıkmış olur. Mahşer Günü, kulun hesaba çekileceği ilk ameli beş vakit namazdır. Ondan geçen, diğerlerini de kolay geçer.” buyrulmuştur.
Esnaf dostum dedi. “Hocam! Hakikat noktasında sen haklısın. Biz namaza tembellik yapıyoruz ve kendi kendimize mazeret üretiyoruz. Bu mazeretlerin geçerli olmadığını biliyorum ama bir türlü beş vakit namaza da başlayamıyorum. Ne yapayım ve nereden başlayayım bilemiyorum.” dedi. Ona dedim ki: “Aziz kardeşim! Sana şu Küçük Sözleri hediye ediyorum, sen onu oku. Anlayamadığın yerleri de beraber okuyalım. Hem bizim hizmet merkezimizde bu kitapları topluca okuyoruz. Sen oraya da gelmeye çalış. İnsan su gibi girdiği kabın şeklini alır. İslâmı yaşamaya çalışan öyle bir topluluğa girmenin sana faydası olduğunu göreceksin. Hem de bu eserleri telif eden Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: “Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun?” Sen bu âhiret işlerine biraz vakit ayırmaya çalış.” dedim. Teklifimim memnuniyetle kabul etti. Evet, tebliğ bizden ve hidayet ise yalnızca Allah’tandır.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci ile Risale-i Nur dersleri) (YouTube- Sami Cebeci ile her akşam canlı Risle-i Nur dersleri)